31.05.2009
Gün olur...
Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda
Şu ada senin, bu ada benim,
Yelkovan kuşların peşi sıra.
Dünyalar vardır, düşünemezsiniz;
Çicekler gürültüyle açar;
Gürültüyle çıkar duman topraktan.
Hele martılar, hele martılar,
Her bir tüylerinde ayrı telaş!..
Gün olur, başıma kadar mavi;
Gün olur, başıma kadar güneş;
Gün olur, deli gibi….
29.05.2009
Neden???
28.05.2009
27.05.2009
Gezi:)))
Daha sonra ben bizim büyük oğlanın eşiyle dün gelen komşularının ziyaretine gittik ama daha 10 dakika bile oturmamıştık ki bizim teyze kızıyla, kuzenin hanımı geldiler peşimizden. Bunlardan kurtuluş yok, nereye kaçsam buluyorlar beni:) Biz orada çay, kahve eşliğinde yine perhiz muhabbeti tutturunca, neredeyse büyük oğlanın eşi tarafından dövülme tehlikesi geçirdik:)
Sohbetimiz benim kızın telefonuyla sona erdi. Bizim ortanca cadı, çarşıdan dün alamadıklarını bu gün almak istediğini söyleyince, bizde kendimizi yeniden çarşı yollarında bulduk. Çok eğlenceli bir alış verişti, eşlerimiz yanımızda yokken bol bol onların dedikodusunu ettik:P
Akşam üstü eve geldiğimizde, Hollanda sınırında oturan kuzenimizin, kaçırılan babasını almaya geldiğini gördük (keşke fidye isteseydik diye hayıflandık bizim kuzenin eşiyle:)) Evdeki insan sayısı böylelikle 27 ye çıkmış bulunuyor!
Biz gelmeden yemekler pişmiş ve mangal yakılmıştı. Ílk önce bahçede kurulan sofrada çocukların karnı doyuruldu, sonra erkeklerin. Biz en sona kendimize içeriye güzel bir sofra kurarak, bol kahkahalı, bol neşeli bir yemek yedik. Arkasından mutfağı toplayıp, birer kahve içtik. Bu arada bizim kuzenin eşiyle, benin enerjim o kadar artmıştı ki, biz küçücük holde Karate falan yapmaya başlayınca, yanımızda olan bizim ortanca cadının, „Yok anam yok, bunlar iyice kudurmuş, kazayla benim ağzım, burnum dağılmadan gideyim buralardan!“ diye söylene söylene kaçışını görünce, bizim ikimizi bir gülme krizi tuttu ki sormayın:)
Kahvelerimizi içtikten sonra artık ayrılık vakti gelmişti ve bizler sarılıp sarmaşıp, vedalaşıp yola çıktık. Ayrılmadan önce en kısa zamanda yine birlikte olmak için sözleştik. En yakın zamanda yeniden büyük bir kuzen buluşması tertipliycez. Bu dört gün, o kadar neşeli ve eğlenceli geçti ve bana o kadar iyi geldi ki anlatamam.
Canlarım, bana yaşattığınız bu güzel günler için hepinize teşekkür ediyorum ve hepinizi çok seviyorum:)
Resim: Pixelio
26.05.2009
Gezi:))
Arkası yarın:P
25.05.2009
Gezi:)
Biz geze geze bir çocuk parkına geldik, orada bizim ihtiyar delikanlılar otururken, küçük cadıyla ben kaçmaca, kovalamaca oynadık. Epey oynadıktan sonra acıktığımız aklımıza geldi ve biz evin yolunu tuttuk. Eve geldiğimizde sofra hazırdı, hemen sofraya oturup teyzemin pişirdiği nefis yemekleri yedik. Yemekten sonra teyzemin büyük oğluna, „Haydi yürüyüşe gidiyoruz!“ dediğimde, küçük kardeşine dönerek, „Ablamı gezdirme sırası sende!“ deyince, beni bir gülmek tuttu ki sormayın . Bu iki kardeşler zaten değme Komedyana taş çıkartırlar. O an kendimi, gezdirilmesi gereken, çişe çıkarılan köpekler gibi hissettim, eğer köpek olsam ve bunların beni gezdirmelerini beklesem, ortalığı batırmak işten değil, tembel kazıklar nolcak:)
Halime acıyan eşim, beni gezdirmeye razı oldu;) Bizde ele ele verip çarşı içine gittik. Niyetimiz birer kahve içip dönmekti. Cafelerin yanına varınca, bir dondurmacı gördük, dondurmacının önündeki bütün masalar doluydu, masaların dolu olmasını bırak, sıra dükkanın içinden 10 metre dışarıya taşmıstı. Bizde kahveden vazgeçip, eğer bu kadar sıra varsa, vardır bunun bir hikmeti diyerek sıraya girdik.
Ìçeriye girdiğimizde ne görelim, envai çeşit dondurmalar, rengarenk ve hepsi birbirinden güzel görünüyorlar. Eşim dururmu, o zaten bir dondurma canavarı, hemen kendine ve bana birer top dondurma aldı, dondurmalar o kadar lezzetliydi ki, hangi çeşit olduğunu bir defa yalamayla çözebilirsiniz. Biz dondurmalarımızı yiyerek eve geldik ve o geceyi sohbetle noktaladık.
Cuma günü bizim Hollanda sınırına yakın oturan öbür kuzenimizi ziyarete gittik cümbür cemaat. Maksadımız hem kuzenimizi görmek, hemde onun Türkiyeden ziyarete gelen babasına bir hoşgeldin demekti. Kuzenim bizleri görünce çok sevindi ve biz orada çok eğlenceli ve bol kahkahalı bir gün geçirdik. Akşam olunca amcamızı arabaya atıp, Hollandaya kaçırdık, kaçırdık ki Amcamız bir kaç günde bizimle kalsın. Amcamız bu kaçırılmadan çok memnun oldu:)
O gece ben kuzenimin bana hazırladığı sürprizden habersiz mışıl mışıl uyudum:)
Cumartesi ve Pazar günü yaptıklarımızı da yarın anlatayım:P
Gezi
19.05.2009
Aklımdan geçenler
Hızla arabayla geçerken bu güzelleri fark etmediysem, görmediysem, bu hızlı yaşadığımız hayatta, ona buna dalıp daha ne kadar güzellikleri fark etmedim, onları görmeden geçtim, ıskaladım diye düşündüm bir an.
Hani bazen, OT gibi yaşıyoruz deriz ya, galiba biz ondan da kötü yaşıyoruz, otlar hiç olmazsa güneşin, yağmurun, rüzgârın, böceklerin, kelebeklerin farkındadırlar, kısacası onlar bile çevrelerinin farkındadırlar, ya bizler, bizler neleri kaçırıyoruz bu hayat denen koşturmacanın içinde…
18.05.2009
Guguk kuşum
Pastanın hepsini yalnız yemek yok, tamam mı:)
15.05.2009
Dostum
Dostlar:)
Ben sevmediğim insana, seni seviyorum diyemem ki! Ben gerçekten hepinizi çok seviyorum. Sizler sayesinde o kadar cok şey öğrendim ki, o kadar cok renk kattınız ki dünyama, ben sizleri, yüreğinizden buralara akanlar, taşanlar için seviyorum. Ve biliyorum benim sevdiklerimin içinde kötü düşünen, kötü yürekli birileri yok.
Ìyi ki varsınız ve ben iyi ki sizlerle tanışma fırsatı bulmuşum. Bana insanlara güvenmekte, onları sevmekte haklı olduğumu, dünyada daha hâlâ karşılık beklemeden sevgi ve destek verebilen insanlar olduğunu gösterdiğiniz için, sizleri şimdi, eğer mümkünse, daha çok seviyorum canlarım:)
14.05.2009
Yok
herkesten
her şeyden kaçasım var.
Kendimi dağlara
ormanlara atasım
sesim soluğum çıkmayana kadar koşasım
sonrada çimenlerin içinde uyuyup kalasım var bu gün.
Başımı omuzuna koyup
ağlayacak bir dost bulasım var
hüngür hüngür ağlayasım var
birilerine sımsıkı sarılasım var.
Ìş yerindeyim
bütün bunları yapmamın mümkünatı yok
sarılacak hiç kimse yok….
Yok...
Sen gittikten sonra...
insanlara yeniden güvenmeyi,
sabretmeyi,
katlanmayı,
beklemeyi,
erken kalkmayı,
lahana sarmayı,
pekmez yapmayı,
börek, çörek, kurabiye, pasta yapmayı,
Nohut, kuru fasülye yemeği pişirmeyi (ama ne kadar uğraşsam da seninki kadar lezzetli
olmuyor)
evimin yemeğini, senin gibi sabahtan yapmayı,
hatta bir gün önceden yapmayı,
blog okumayı, yeni arkadaşlar bulmayı,
içimden geçenleri yazabilmeyi,
intiharın bir çözüm olmadığını,
acıların insanı güçlendirdiğini, olgunlastırdığını,
affetmeyi,
gidenleri istesem de tutamayacağımı,
sevmeyi, sevilmeyi
hayata yalnız gelinip,
yalnız gidileceğini,
seni ve kokunu özlemeyi,
kahkahalarını, sohbetlerini özlemeyi
Rabbimin her verdiğinde ve vermediğinde benim için bir hayr olduğunu,
daha çok şükretmeyi,
öğrendim.
Anneciğim yarın senin doğum günün, ama sen, ne yazık ki yoksun. Bizleri zamansız bırakıp, dönüşü olmayan bir yolculuğa çıktın. Bir gün buluşacağız ve ben sana yeniden sımsıkı sarılacağım. Umarım gittiğin yerde acı, ağrı, hastalık yoktur, çünkü sen bunları hayattayken yeterince yaşadın. Umarım bulunduğun yerde, dünyada bulamadığın huzura ve mutluluğa kavuşmuşsundur. Mekanın Cennet olsun güzel ANAm.
Resim: Pixelio
10.05.2009
Dilek
„Uçağın içindeyim, etrafım insan dolu. Uçak havalandı ve biz bulutların üzerindeyiz, bulutlar çok güzel görünüyorlar, işte tam o anda Pilotun konuşmasından yanlış uçakta olduğumu anlıyorum ve geriye dönmek imkansız.
Bir zaman sonra daha adını bile duymadığım, neresi olduğunu bilmediğim bir ülkeye varıyoruz. Ínsanlar hiçduymadığım ve tanımadığım bir dili konuşuyor, onları anlamak için çaba sarfediyorum ama anlamam imkansız.
„Yolunu mu kaybettin?“, diyen bir ses duyuyorum, bu ses küçük bir kıza ait. Bu kız nereden Almanca biliyor, diye geçiriyorum aklımdan.
„Evet, yolu mu kaybettim“, diye cevap veriyorum. Küçük kız, bana benim koruyucu Meleğim olduğunu söylüyor, şaşırıyorum.
Benim koruyucu Meleğim – ama onun başka Melekler gibi kanatları yok. Meleğim çok güzel, zaten hep Meleklerin çok güzel olduğunu düşünmüşümdür. Şaşkınlıkla etrafıma bakıyorum ama onu benden başka kimsenin görmediğini fark ediyorum.
Meleğim benim elimden tutuyor ve biz tanımadığım bu ülkenin üzerinde uçmaya başlıyoruz, burada güneş sanki daha kuvvetli ışıldıyor.
„Senin bana ne zaman ihtiyacın olursa olsun, ben her zaman senin yanındayım“, diyor Meleğim, yolculuğumuzun sonunda. Birden kar yağmaya başlıyor, arkasından bir kar fırtınasına dönüşüyor. Meleğimin evine geldiğimizde her tarafımız kar içinde ve biz bembeyazız. Pencereden dışarıyı seyrediyorum ve bembeyaz dağları ve orda burda uçuşan Perileri ve Melekleri görüyorum. Ben sihirli bir ülkedeyim! Meleğime sorduğumda o da doğruluyor buranın sihirli bir ülke olduğunu.
Ama sihirli ülkelerde her şey mümkün, öyle değil mi?
„Senden bir dilek dilesem, dileğimi yerine getirebilirmisin?“, diye soruyorum ona.
„Hayır, ne yazık ki yapamam!“, diyor.
„Neden?“, diye soruyorum merakla.
„Hiç kimse dileğini yerine getiremez, bu yasak çünkü!“, diyor.
Bende üzgün bir halde, “Sana inanmıyorum!”, diyorum.
„Neden inanmıyorsun ki?“, diye soruyor Meleğim, şaşkınlıkla.
„Boş ver, önemli değildi, hadi yolumuza devam edelim!“, diyorum.
Evden çıkıyoruz ve dünyanin sonuna kadar gidiyoruz, beraberce gezerek.
„Zaman doldu, hadi seni evine götüreyim artık!“, diyor güzel Meleğim ve beni evimize getiriyor. Onunla vedalaşıp, yatağıma giriyorum. Ertesi sabah yatağımda gülümsiyerek ve neşeli uyanıyorum.
Size bir sır vericem ama ona söylemek yok, tamam mı? Ben Meleğimden sadece bir dilek dileyecektim:
Beni dünyanın sonuna kadar gezdirmesini:)
Not: Küçük cadım 8 yaşında ve 3.cü Sınıfa gidiyor.
Resim: Pixelio
8.05.2009
Tüm annelerin Anneler günü kutlu olsun!
Annem artık yok
Annem yok artık. Beni düşünen kalbi yok. Bitti.
Umutsuz olmak istemiyorum.
Umutsuzluğun bir çıkar yol olmadığını biliyorum.
Annem yok artık, yeryüzü çok gördü onu,
Kalabalığın arasında kuş gibi çırpınan varlığını
Çok gördü
Dalgın yüreğini çok gördü
Bizim için çarpan,kaygılarla dolu yüreğini.
Annem yok artık. Bu kesin.Gelinecek bir yere gitmedi. İşte geldim çocuklar demeyecek
Nasılsın yavrum demeyecek
Sobanın yanında oturup uzatmayacak yorgun ayaklarını,
Sabah kahvaltılarının masası olmayacak artık,
Yine gel demeyecek,
Çıkarken ben kapıdan, çıkıp karanlığa karışırken
Yeni bir dönemi başladı ömrümün,
Annemin olmadığı dönemi,
Onu yüreğimin üstüne nasıl bastırmak
İstediğimi bilemeyecek artık.
Gençlik dönemleri birşey anlatmıyor bana,
Aklımda hep son dönemlerinin annemi
Hayatım sürüp gidecek, annem olmadan,
Çocuklarım olduğunda onlara annemi anlatabileceğim
Sadece.
Fotoğraflarına bakacaklar,
Ufarak, biraz mahsunca bir kadın
Küçücük tozlu pabuçlarıyla merdivenleri tırmanıp
Kapımı açıp girmeyecek
Yüreği dopdolu, trafikten insanlardan şaşkın,
Kocasına sığınan biraz bütün fotoğraflarında
Hayatım rüzgar gibi akıp geçiyor,
Uğultulu bir rüzgar gibi akıp geçiyor hayatım..
ATAOL BEHRAMOĞLU
Not: Duygularımı çok güzel anlattığı için sayfamı bu gün Sayın Ataol Behramoğluna ve güzel şiirine bıraktım.
7.05.2009
Hastadır hasta çorba komaz tasta:)
Bu gün işe gidemedim, hastayım. Pazar günü boğaz ağrısıyla uyandım, sesim kısıldı, sonra öksürükte karışınca işin içine, işe gitmemeye, onun yerine Doktora gitmeye karar verdim.
Her tarafım sanki dayak yemiş gibi ağrıyor. Galiba dün tarttığım kamyonlar, kantarın değil de, benim üstümden geçtiler. Yoksa benim adam, bunca senedir benden çektiklerini, ben uyurken dayak atarak mı ödedi, diye düşünmekteyim.
Ne olur ne olmaz, ortalıkta Domuz gribi denen bir illet dolaşıyor, bende bütün gün farklı ülkelerden gelen insanlarla meşgulüm. Gideyim bir baktırayım kendime. Sonra da Koltuk-Battaniye-Çay:)
Öğlene söyle sıcacık bir çorba olsa, belki koca kişisi pişirirde getirir bir kâsecik ha, ne dersiniz, getirir mi?
Galiba benim ateşimde yükseldi, baksanıza hayal bile görmeye başladığıma göre.
Hadi ben gittim, sizler kendinize iyi bakın, bir de siz hastalanmayın, şimdi bir de size bakamam, kendime bile bakamazken. Uslu durun, vitaminlerinizi alın, sağlıklı beslenin, Mehtabın sözünden çıkmayın, hadi bakayım:)
Sağlıklı ve neşeli günler diliyorum hepinize:)
Resim: Pixelo
5.05.2009
Umut
Canlarım, bu gün sizleri üzdüm, farkındayım, ama yok, ben vazgeçmek istemiyorum umudumdan, umudumu öldürmeye güçleri yetmeyecek, buna izin vermeyeceğim.
Bu beden hayatta oldukça, bu beden nefes aldıkça umudumda taze filizler yeşertmeye devam edeceğim. Bu filizleri kırmak için her gün uzanan ellere, umut filizlerimi koparıp, talan etmelerine, onlara dokunmalarına müsaade etmeyeceğim.
Bu gün televizyonda gördüğüm bir proğramda, bir anne kızı için, „Okusun, okusun ben başka bir şey istemiyorum, o benim ve abilerinin umudu olsun!“, diyordu bu fukara ANA. Bu topraklar üzerinde böyle ANNELER yaşadıkça, umutlarımı filizlendirmeye devam edeceğim.
Bir gün mutlaka her şeyin değişeceğine ve her şeyin güzelleşeceğine inanmak istiyorum.
Kırmayın, vurmayın umudumun filizlerine, dokunmayın onlara!!
Resim: Pixelio
Neden??
4.05.2009
3.05.2009
Soluklanalım
Ben onları okurken küçük cadım uyanmış, bizde ana-kız kahvaltı hazırlayıp, gece işten gelmiş olduğu için hâlâ uyumakta olan babamızı kaldırdık gıdıklayarak. Kahvaltıdan sonra küçük cadının çantasını hazırlayıp, haftalık alış verişimizi yapmak için Marketleri dolaştık. Küçük cadının güzel yazma / yazarlık kursunun saati geldiği için onu kursa bıraktık.
Mangal yapanlar, piknik yapanlar, top oynayanlar ve de sadece uzanıp güneşin tadını çıkaranlarla doluydu yeşil alan. Bizlerde güneşin tadını çıkararak, yürüyüşümüze devam ettik. Bu arada küçük cadıya baba bir kıyak yapıp, dondurmada alınca, küçük cadının keyfine diyecek yoktu. Bulunduğumuz yerde bir kaç alçak dallı ağaç bulunca, bizim küçük cadı hemen başladı ağaca tırmanmaya. Ee ne de olsa annesinin kızı, çocukken bende inmezdim ağaçların dallarından. Onlar benim en sevdiğim arkadaşlarımdi, onların üzerindeyken ben ulaşılmazdım, en büyüktüm.
Bu arada bende çalıların içinden yaban sarımsağı topladım (Allium urisinum). Türkçe adını ne yazık ki bilmiyorum, buralarda ayı pırasası diyorlar, bense yaban sarımsağını daha uygun buldum, çünkü kokusu aynı taze sarımsak gibi, bu gün yemeğimizin yanına salata olucaklar.
Hey gidi çocukluk hey, küçük cadının yüzündeki mutluluğu gördükçe, babasıda bende çok mutlu olduk, Rabbimize şükrettik.
Sevgilerimle
Resimler acemicede olsa bizden:))