Kadın işten geldikten sonra, yemeği ısıtmış, salatayı yapmış, sofrayı kurup, ailesinin karnını doyurmuştu. Mutfağı toplayıp, bulaşık makinesini çalıştırdıktan sonra, kurumuş çamaşırları toplayıp dürdü. Sonra boşalan iplere yeni yıkanmış olanlarını astı. Yarın Cumhuriyet Bayramını kutlamak için, Konsolosluk tarafından verilen davette, koroda görevli olan kızının giysilerini hazırlayıp, onu bir güzel banyo ettirdi. Pijamalarını giydirip, saçlarını kuruttu. Sonra yarın ki davet için eşinin ve kendi giyeceklerini ütüleyip, hazırladı. Çok heyecanlı olan kızını yatırıp, onun uyumasını beklerken biraz kitap okudu.
Bir süre sonra kızının uyuyup, uyumadığını kontrol etti. Yorganını düzeltip, onu yavaşça öpüp, mis gibi kokusunu içine çektikten sonra, usulca odasını kapısını kapatıp, ilaçlarını almak için mutfağa gitti. Ìlaçlarını içip, bitmiş olan bulaşık makinesini kapatıp, oturma odasına geri döndü. Oturduğunda yorgunluktan bitmiş bir vaziyetteydi. Yıllardan beri çekmekte olduğu, omuz, sırt ve bel ağrıları yine azmıştı.
Yorgun bedenini yavaşça koltuktan kaldırdı, kaldırmasıyla, ağrıların omuzuna bir bıçak gibi saplanması bir oldu. Kadın dişlerini fırçaladı, pijamasını giydi ve yatağına yattı.
Sonra sırtının, belinin ve omuzlarının neden bu kadar çok ağrıdığını düşünmeye başladı. Bütün düşünceler, akşam olduğunda, kadın yatağa yattığında, sanki gün boyunca bir koğuşta hapsolmuşlarda, şimdi kapılar açılıp, özgürlüklerine kavuşmuşcasına kadının beynine hücum ederlerdi nedense.Sonra sırtının, belinin ve omuzlarının neden bu kadar çok ağrıdığını düşünmeye başladı.
Kadının gözlerinde şimdiye kadar yaşadıkları ve hayatından gelen geçen insanlar canlandı. Kimilerini çok sevmişti, onları yıllarca kucağında, yüreğinde taşımıştı, sonra bu çok sevdikleri onun sırtına binmişler, bıçaktan keskin tırnaklarını, omuzlarına saplamışlar, bacaklarını beline dolamışlardı. Bu geçiş ne zaman ve nasıl olmuştu bilmiyordu kadın. Kadın yıllardır onları sırtında, omuzunda gezdiriyordu, sırtı, omuzları nasıl ağrımasındı?
Kadın sırtındakileri gözünde canlandırdı, en çok canını acıtanlar, bir zamanlar en çok sevdikleriydi. Kadın onları teker teker sırtından indirdi. Omuzlarından saplanan tırnaklar çıktıkça, belinden bacaklar çözüldükçe kadın rahatladı. Sırtından inenlere, bir daha gelmemelerini, artık onları görmek istemediğini, bundan sonra kendisini rahat bırakmalarını söyleyip, yolladı. Sırtından inenler önce şaşkın şaşkın kadına baktılar, sonra yürümeye çalışırken tökezlediler.
Kadın onları o kadar uzun bir süre sırtında taşımıştı ki, onlar neredeyse yürümeyi unutmuşlardı. Ama kadın onlara bakmadan arkasını dönüp, hafiflemiş vücuduyla sekerek kendi yolunu çoktan tutmuştu.
Kadın uyumak için gözlerini yumacağı zaman, kucağına ve yüreğine baktı, kucağı ve yüreği boş değildi. Yüreği sevdiği ve onların tarafından sevildiğini bildiği (sandığı) bir çok insanla doluydu. Yorganına sıkıca sarıldı, tam uykuya dalacağı sırada son düşüncesi: „Acaba şimdi bu kucağımda ve yüreğimde taşıdığım ve çok sevdiğim insanlar bir gün olur sırtıma geçerlermi ki?“ oldu.
Sabah kalktığında omuz ve bel ağrılarının hafiflediğini gördü. Bütün bunların uykuda dinlenmesinden mi yoksa dün gece olanlardan mı olduğunu bilemedi. Bildiği tek şey, kendini daha rahat ve daha hafif hissettiğiydi:)
Bir süre sonra kızının uyuyup, uyumadığını kontrol etti. Yorganını düzeltip, onu yavaşça öpüp, mis gibi kokusunu içine çektikten sonra, usulca odasını kapısını kapatıp, ilaçlarını almak için mutfağa gitti. Ìlaçlarını içip, bitmiş olan bulaşık makinesini kapatıp, oturma odasına geri döndü. Oturduğunda yorgunluktan bitmiş bir vaziyetteydi. Yıllardan beri çekmekte olduğu, omuz, sırt ve bel ağrıları yine azmıştı.
Yorgun bedenini yavaşça koltuktan kaldırdı, kaldırmasıyla, ağrıların omuzuna bir bıçak gibi saplanması bir oldu. Kadın dişlerini fırçaladı, pijamasını giydi ve yatağına yattı.
Sonra sırtının, belinin ve omuzlarının neden bu kadar çok ağrıdığını düşünmeye başladı. Bütün düşünceler, akşam olduğunda, kadın yatağa yattığında, sanki gün boyunca bir koğuşta hapsolmuşlarda, şimdi kapılar açılıp, özgürlüklerine kavuşmuşcasına kadının beynine hücum ederlerdi nedense.Sonra sırtının, belinin ve omuzlarının neden bu kadar çok ağrıdığını düşünmeye başladı.
Kadının gözlerinde şimdiye kadar yaşadıkları ve hayatından gelen geçen insanlar canlandı. Kimilerini çok sevmişti, onları yıllarca kucağında, yüreğinde taşımıştı, sonra bu çok sevdikleri onun sırtına binmişler, bıçaktan keskin tırnaklarını, omuzlarına saplamışlar, bacaklarını beline dolamışlardı. Bu geçiş ne zaman ve nasıl olmuştu bilmiyordu kadın. Kadın yıllardır onları sırtında, omuzunda gezdiriyordu, sırtı, omuzları nasıl ağrımasındı?
Kadın sırtındakileri gözünde canlandırdı, en çok canını acıtanlar, bir zamanlar en çok sevdikleriydi. Kadın onları teker teker sırtından indirdi. Omuzlarından saplanan tırnaklar çıktıkça, belinden bacaklar çözüldükçe kadın rahatladı. Sırtından inenlere, bir daha gelmemelerini, artık onları görmek istemediğini, bundan sonra kendisini rahat bırakmalarını söyleyip, yolladı. Sırtından inenler önce şaşkın şaşkın kadına baktılar, sonra yürümeye çalışırken tökezlediler.
Kadın onları o kadar uzun bir süre sırtında taşımıştı ki, onlar neredeyse yürümeyi unutmuşlardı. Ama kadın onlara bakmadan arkasını dönüp, hafiflemiş vücuduyla sekerek kendi yolunu çoktan tutmuştu.
Kadın uyumak için gözlerini yumacağı zaman, kucağına ve yüreğine baktı, kucağı ve yüreği boş değildi. Yüreği sevdiği ve onların tarafından sevildiğini bildiği (sandığı) bir çok insanla doluydu. Yorganına sıkıca sarıldı, tam uykuya dalacağı sırada son düşüncesi: „Acaba şimdi bu kucağımda ve yüreğimde taşıdığım ve çok sevdiğim insanlar bir gün olur sırtıma geçerlermi ki?“ oldu.
Sabah kalktığında omuz ve bel ağrılarının hafiflediğini gördü. Bütün bunların uykuda dinlenmesinden mi yoksa dün gece olanlardan mı olduğunu bilemedi. Bildiği tek şey, kendini daha rahat ve daha hafif hissettiğiydi:)
Resim: Pixelio
18 Kişi ses vermiş:
Canim Belginim,
Önce sayfan pek bir güzel olmus onu diyeyim:)
Umarim kadin bir daha asla kendisine yük olacak insanlari yanina yaklastirmaz.
"O" kadin eger ic sesini dinlerse ona kulak vermeyi bilirse (ki ben ic sesimizin bizi yeterince uyrdigini düsünüyorum hatta biliyorum)bundan sonraki hayatina girenler tirnaklari yerine ellerini uzatir ona.
Tirnaklilardan uzak durur cünkü.
Bazende istesekte hayatimizdan cikaramadiklarimiz olur ya hani, bilirsin ama uzaklasamazsin, iste onlarada kulak tikamayi bilirse bundan böyle hep hafif, kus gibi yasar "O" kadin.
Sevgiler
Hayatımızda sadece yuk olan
farkında olaraak ya da olmayarak tasdıgımız o kadar cok ınsan var kı..
Dılegım
guzel ınsanlar olsun daıma cevrende
agrısız sancısız huzurlu gunlerın olsun
Belgıncım blogun da cok guzel olmus
cok begendım
Can dostum kardeşim;
O gün telefonla görüştükten sonra küçük cadıyla konuşacaktım ama telefon kapandı ben de çok merak ettim.Numaranın bende olmadığına hayıflandım doğrusu.
Sırtımıza aldığımız kişileri indirme zamanımızın geldiğini vücudumuz bize çok güzel bildiriyor canım.Sen de iyi keşfetmişsin bu durumu.Erenler şifanı versin ve sen hiç ağrı acı çekme ne olur canım.Kucakladıklarınsa onlar da sevgiyle seni kucaklasın çünkü sen bizim için çok değerlisin.Sevgilerimle.
Hııı unutmadan söyleyeyim;yeni imajın çok güzel olmuş ellerine sağlık canım.
yeni sayfan çok iç açıcı olmuş belgincim.
nihayet yeni sayfana ve yazına ulaşabildim hayırlı olsun pek güzel olmuş :))
Ayy bu ne güzel bir sayfa olmuş böyle, güle güle yaz. Yazdıkların hep umup, hep mutluluk olsun canım...
Sırtında ağırlık yapmaya başladığını hissedince insan, kurtulmalı o yükten. Ne kadar taşımaya alışırsak ve alıştırırsak, o kadar biniyorlar çünkü sırtımıza.
Taşımak zorunda olduklarımıza ise, tırnaklarını sırtımıza geçirebilecekleri mesafeden daha uzak durmalıyız, canımız yanmasın diye...
Sırtının ve belinin hiç ağrımaması dileklerimle...
Tüm cadıları öpüyorum
ablacım sayfan cooook guzel olmuş.gectım baş köşeye :)
Canımcım,
"Biri beni mi gözetliyor." diyesim geldi.
Sayfan gerçekten çok güzel olmuş, yaza yaza kullan canım.
Sevgiler...
Belgin'cim, sayfana bayıldım, yazına da.
Hepimizin hayatında olmuştur inan omuzlarımızda gereksiz yere taşıdığımız insanlar.
Sadece yaşımız ilerledikçe farkına varıp indiriyoruz işte gereksiz olanları.
Tüm ağrılarının geçmesi dileklerimle, seni ve cadıları kocaman öpüyorum:))
Sünterim, güzel dileklerin icin cok sagol canim:)
Sayfamin yeni halini begendigine sevindim:))
Öpüyorum canimcim
Öyküm, sayfami begendigine sevindim bitanem. Seninde etrafin hep kendin gibi güzel insanlar dolsun bitanem, sana da acisiz, agrisiz günler diliyorum. Seni cok seviyorum Öyküm, umut ciceklerin hep canli kalsin bitanem.
Öptüm güzel gözlüm.
Canim ablam, kucagimdakilere ben sevgiyle sariliyorum, onlarda bana sevgiyle sarilacaktir herhalde. Kucagimdan sirtima gecen yolu kapadim:)) Sayfamin yeni halini begenmene sevindim, biraz degisiklige ihtiyacim vardi:)
Seni cok seviyorum ablacim. Hepinize cok cok selam, sevgi gönderiyorum:)
Guguk kusum, can kardesim, nerelerdesin sen. Sinavlarin bitti mi, bebegimiz nasil, umarim ikinizde iyisinizdir. Begendigine sevindim güzel kusum. Sevgiyle, saglikla kal canim kardesim. Öptüm güzel yanaklarindan.
Cinar ablam, begendigine sevindim. O uzun tirnaklilardan uzak durmaya calisiyorum ama kucagimdan, sirtima gecerken nasil, ne zaman uzuyor o tirnaklari bir türlü anlamiyorum. Hepimizden uzak olsun bu uzun tirnaklilar.
Sevgiyle kal ablacim
Dolunaycim, genc kizlar öyle bas köseye gecmez:Pp
Hadi kalk kahvelerimizi yap gel bakayim:P
Begendigine sevindim canimin ici:))
Öptüm güzel yanaklarindan:)
Canim ablam, geldigimde senin eve kamera koymustum, seni gözlemek icin, gördünmü bak yakalandim iste:)) Seninde gözünden bir sey kacmiyor yani:)) Seninle konusmak öyle güzel ki, uzaktaki annemsin sen benim. Ah birde sarilabilsem, söyle SIKICA, öpebilsem seni:)
Özlemcim, o kadar cok gereksiz insan tasiyoruz ki sirtimizda farkina varmadan. En kisa zamanda indirip, göndermeli hepsini:)) Begenmene sevindim, cok tesekkür ederim.
Öptüm can arkadasimi:)
Yorum Gönder
Kaynayan Kazana sizde bir şeyler atın:)