RSS

16.11.2009

Gri Dünya 2

Üzgün üzgün yoluma devam ettim, gece gündüz, her ağaçta, her çiçekte, aklıma gelen her yerde aradım renkleri. Böylece günler geçti, kaç gün geçtiğini bilmiyorum, tek bildiğim artık günleri saymayı bırakmış olmamdı. Ümidimi kaybetmeden renkleri aramaya devam ettim.

Bir gün yine uçarken ulu ulu kocaman çam ağaçlarının arkasında bir mağaranın girişini gördüm. Çam ağaçları Mağaranın girişini neredeyse kapatmışlardı, neyseki benim için sorun değildi. Merakla mağaranın içine uçtum. Mağaranın içi çok karanlıktı, ama bir yerlerden ışık sızdığını fark ettim. Işığı takip ederek uçtum, ışık yerdeki küçük bir taştan çıkıyordu. Taş o kadar parlamasa gözden kaçabilirdi, o kadar küçüktü. Küçük olmasına rağmen taştan çıkan ışık göz alıcıydı.

„Ne kadar güzel bir taş!“ diye düşündüm ve onu elime aldım. Taştan yayılan sıcaklık küçük ve yorgun bedenimi bir an da ısıtıvermişti. Köşeleri keskin değildi, yüzeyiyse ipek gibiydi. Taşı yanımda götürmeye karar verdim. Taşla birlikte yuvama – ebedi Renklerin ve güzelliklerin ülkesine – Kelebekler Ülkesine yola çıktım.

Dinmek bilmeyen yağmurun altında uçuyordum, kanatlarım ıslandığı için onları oynatmakta zorluk çekiyordum.

Yorgun ve bitkin bir şekilde kendimi çayırların üzerine bıraktım, küçük taşı kanatlarımın altına sakladım. Yorgunluktan olacak hemen derin bir uykuya dalmışım. Sabah olduğunda güneşin ılık ışıklarının yüzüme vurmasıyla uyandım. Gökyüzü yine griydi, ama yağmur dinmişti.

Hemen kanatlarımın altından taşı çıkardım, güneş ışınları taşa vurur vurmaz, taş mağaradakinden daha kuvvetli parıldamaya başlamıştı. Ben bir kaç adım geriye gidip bu olanları merakla izlemeye başladım. Birden taştan dünyanın bütün renkleri parlamaya başladı: Sarı, Kırmızı, Eflatun, Turuncu, Mavi, Yeşil, Lila, Pembe, Kahverengi, Turkuaz..

Renkler daireler çizerek yükselmeye başladılar. Çiçekler ağlamayı bırakmış, sevinç çığlıkları atarak, benim gibi bu olanları izliyorlardı. Başlarını Renklere doğru uzatmaya çalışıyorlardı. Sarı renk dönen renk dairesinden kendini kurtararak Ayçiçeğinin üzerine uçtu ve yapraklarına dokunmaya başladı. Ayçiçeği gördüğüm en güzel sarıya bürünmüştü artık.

Kendini kurtaran kırmızıysa biraz ilerideki Gül bahçesine uçtu, Turuncuysa, dalında asılı duran Portakallara. Sonra mavi Gökyüzüne, yeşilse ağaçlara uçtu. Diğer renklerde diğer çiçeklere, çayırlara, otlara dağıldılar. Kahverengi toprağın ve ağaçların bedeninden son griyi kovaladı.

Lila ve Turkuaz biraz daha dolaştıktan sonra benimle birlikte Kelebekler Ülkesine gelmeye karar verdiler. Onlar bundan sonra Kelebeklerin kanatlarına en güzel, en parlak tonlarını vereceklerdi.

Ben, küçük bir Kelebek – yılmamış, yorulmamış, bıkmamış, umudumu yitirmemiştim ve dünyayı Griden kurtarmış, dünyaya renklerini geri vermiştim.

O günden itibaren bu dünya biz Kelebeklerin oldu. Biz Yazın, Güneşin, Yaşam sevincinin ve Umudun en güzel habercisiyizdir.

Bizler Gökyüzünün pırlantalarıyız.

Biz olmasak, bu dünya nasıl bir yer olur du?

Resim: Pixelio

13 Kişi ses vermiş:

Zeugma dedi ki...

Biz de böyle hiç yılmadan yorulmadan, bıkmadan usanmadan kaybettiğimiz renkleri geri alacağız Belginciğim.
Her yer pırıl pırıl bir gökkuşağı ile çevrelenecek ve güneş doğacak ardından..

Umut aşılıyordu bu güzel hikayen.Derin anlamlar saklıyordu ve çok güzeldi..
Yazan, paylaşan ellerine sağlık..

Öpüyorum sevgiyle...

Tijen dedi ki...

Cadıcığım ne güzel olmuş burası yahu! Özlemişim seni, sesini... Yüzün hep gülsün e be kadın.

Yaşamın kıyısında dedi ki...

Güzel Sara, tatlı Sara gözlerimi yaşarttın bebeğim. Dilerim yaşamın hep renkli geçer
istediğin, dilediğin gibi. Gözlerinden defalarca öperim. Tebrikler...

Allah Nazarlardan saklasın Belgin'im,
tamam tamam senide öperim:)

Belgin dedi ki...

Zeugmam, bu hikayeyi begenmene cok sevindim. Bu hikayeyi 8 yasindaki kizim yazdi. Dünyaya renklerini ancak o ve onun gibi kücük Kelebekler geri verebilirler. Bütün umudumuz cocuklarimiz. Dilerim bütün cocuklarin dünyalari, kendileri ve hayâlleri gibi renkli olur.
Sevgiyle kal arkadasim:)

Belgin dedi ki...

Tijenim, begendigine sevindim:)) Bak sen ugramayali biz cicek actik:)) Seninde yüzün hep gülsün, dünyandan renkler hic eksik olmasin güzel kadin:))

Sevgiyle, saglikla kal canim:)

Belgin dedi ki...

Nur ablam, canim, bizler seni cok seviyor, sana SIKICA sarilip, öpüyoruz:)

beenmaya dedi ki...

çok ama çok güzel...o küçücük yüreğine ne büyük anlamlar sığmış, sığdırmış prenses böyle...yüreğine sağlık...

Belgin dedi ki...

Ah Teyzesi, onda daha neler var bir bilsen:)) Gel, kendi gözlerinle gör sen prensesi:))
Seni cok sevdimizi söylemismiydim ben sana:))#
Öptüm Mayam, sarildim SIMSIKI:)

sufi dedi ki...

Sevgili Sara;
Ben de hikayenin birinci bölümünü okuduğumda sevgili anneciğinin kaleminden çıktığını düşünmüş ve;
"Gel güneşe yalvaralım elele tutuşup, bulutları ve sisleri aralayalım üstümüzden.Ya da kan akıtalım kesip parmaklarımızı. Kanın kırmızısı belki de mayası olur diğer renklerin, acıyıp bize dünyanın üstünden çekerler gri örtüsünü." diye öneride bulunmuştum.Meğerse gerçek hikaye küçük parmaklar ama kocaman olan bir yürekten çıkmış...Yüreğine sağlık genç bayan size ve annenize sevgilerimle.

öykü dedi ki...

***
Çiçekler ağlamayı bırakmış, sevinç çığlıkları atarak, benim gibi bu olanları izliyorlardı. Başlarını Renklere doğru uzatmaya çalışıyorlardı. Sarı renk dönen renk dairesinden kendini kurtararak Ayçiçeğinin üzerine uçtu ve yapraklarına dokunmaya başladı. Ayçiçeği gördüğüm en güzel sarıya bürünmüştü artık
****

Bu nasıl guzel bı betımleme !
nasıl guzel bı anlatım..
Bu mınık !
yazmalı hem de sureklı daha cok..

Onu cok kutluyorum cokca da opuyorum tatlı yanaklarından
gercekten cok basarılı..

Belgin dedi ki...

Yaziyor Öykü ablasi yaziyor:)) Bu hafta sonu kendisi gibi 23 tane daha minik yazarla beraber yazdiklari Antoloji Kitaplari cikiyor, cumartesiye kitabin tanitimi var, buyur gel:))

Derin Sularda dedi ki...

Gerçekten sekiz yaşında bir küçüğün kaleminden çıkmış olduğuna inanamıyorum bu öykünün çok ama çok güzel, çok başarılı ve kesinlikle daha mükemmellerinin yolda olduğunu fısıldıyor bu satırlar;) Dünyalar güzeli kızını tüm kalbimle kutluyorum, onun geniş hayal dünyasının, parlak renklerle boyalı düşlerine nazar değmesin, ;))
Sevgiler.
Dilek

Belgin dedi ki...

Dilek ablam, Sara ve ben cok tesekkür ediyor, seni yanaklarindan öpüyoruz:)

Dilekcim, canim kardesim, güzel sözlerin ve dün aksamki sohbetin icin cok tesekkürler:))

Kucak dolusu sevgiler gönderiyorum güzel yüreklerinize:)

Yorum Gönder

Kaynayan Kazana sizde bir şeyler atın:)