RSS

6.07.2009

Muz canavarı

Bundan tam 30 yıl önce Almanyaya geldim. Annemler bir Restoranda çalışıyorlar. Burası Alplerin dibinde, havası, suyu ve doğası çok güzel olan ve bu yüzdende turislerin çokca geldiği, turistik bir şehir.

Şubat ayının 25 de geldiğimde her yer kar ve buz kaplıydı, hayatında ancak bir-iki defa kar görmüş ben için çok değişik bir dünya. Hele hele o çatılardan sarkan buz sarkıtlarını nasıl hayranlıkla seyrettiğimi çok iyi hatırlıyorum. Eee tabii ayran budalası gibi ağzı açık iki tarafı seyredersen, iş olacağına varır ve sende kendini kıçının üstüne düşmüş bulursun.

Neyse ki buzlara, karlara alışmam fazla uzun sürmedi, ama şu dillerini anlamamazlık çok kötüydü. Ama zamanla onuda öğrendim. Annemler ben geldikten bir kaç ay sonra başka bir otelde iş buldular ve biz oraya taşındık. Otelin çatı katından bize iki oda verdiler, orada yatıp-kalkıyoruz, annemler mutfakta çalışıyorlar.

Bu otel şehrin göbeğinde bulunan yüksek bir tepenin üzerinde, tepede o kadar dik ki, inip çıkarken insan çok zorlanıyor. Akıllı insanlar tepenin aşağıya inerken sol tarafına gelen yerinden aşağıya doğru inen zikzak şeklinde yol yapmışlar, yolun her dönemecine de oturup dinlenmek çin ağaç gövdelerinden yapma banklar yerleştirmişler.
Ben her gün okula bu yoldan gidip, geliyorum. O zaman çok zayıfım, hani şöyle üflesem uçacak deriz ya, işte öyleyim. Yokuşu inmesi yorucu olsada, çıkması ölüm, hele hele okul çantasıyla çekilmiyor. Günlerden bir gün, sabah okula gitmeden önce annem bana para verdi ve okuldan gelirken marketten, ben çok seviyorum diye, üç-dört kilo muz almamı söyledi. Bende okul çıkışı markete uğrayıp, annemin istediği gibi muzları aldım.

Aldım almasına da, marketten tepenin dibine gelene kadar canım çıktı. Sırtıda okul çantası, elimdeki torbada dört kilo muz başladım yokuşu tırmanmaya. Yokuş zaten normal zamanlarda yorucu ama bu gün hiç çekilmiyordu, bende oturdum önüme ilk gelen banklardan birine ve yedim muzların birini. Sonra tırmanmaya devam, önüne gelen her ikinci ve ya üçüncü banka otur, ye bir muz ve yola devam et.

Böyle yapa, yapa ben eve vardım, vardım ama torbanın içinde, onca muzdan sadece iki tane kalmıştı. Şimdi ben bunu anneme nasıl açıklıyacaktım, hiçbir şey söylemeden anneme torbayı uzattım, torbanın içine göz atan annem, neden sadece iki muz aldığımı sordu. Bende biraz kıvrandıktan sonra, anneme herşeyi anlatıverdim. Annem o çok sevdiğim kahkahalarından birini attı, sonrada bana dönerek, „Hiç olmazsa babana ve bana birer tane bırakmışsın!“ dedi.

O gün nedense muzları karnımda taşımak, elimde taşımaktan kolay gelmişti bana.

Neyse ki bu iştende babamdan dayak yemeden kurtulmuştum, zaten onca muzun üstüne yakışmazdı…

Resim: Pixelio

10 Kişi ses vermiş:

özii dedi ki...

ahh annem ne yaptın sen , nasıl yedin onca muzu? Şimdi yiyebilir misin düşünsene

1 muz bile adamı tıkıyor. demek ki çok enerjiye ihtiyacın varmış. O yokuşun nasıl olduğunu anladım sanırım :))) Muz canavarı seniiii:)

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Çocukluk işte.
şimdi olsa bir taneyi zar zor yeriz.
İyi etmişsin afiyet olsun vallahi:)
İyi ki var çocukluk anılarımız.
Sevgilerimle Belgin'ciğim.

Adsız dedi ki...

güldürme sırası sendeymış ablacım.yuzumde tebessum bıraktın.öpuyorum.

guguk kuşu dedi ki...

canım, afiyet şeker olsun. beni de rahmetli babaannem ekmek almaya gönderirdei, eh fırından yeni çıkmış çıtır çıtır, misss gibi de kokuyo, nasıl tutarsın kendini:
-amaaan bitanecik ısırsam ne olurki?
-dur yaaa şurası da çok güzel görünüyo derken
ben eve gelene kadar ekmek yarılanırdı:)

Belgin dedi ki...

Öziim, o kadar muzu nasil yedigimi ben bile anlamis degilim, galiba yol uzundu, o kadar uzun yola dört kilo muz ancak yetti:))

Sevgilerimle

Belgin dedi ki...

Özlemim, gercekten simdi bir tanesi cok geliyor:)

Sevgilerimle

Belgin dedi ki...

Dolunayim, güldürebildiysem ne mutlu bana, aklima geldikce ben bile gülüyorum kendime:))
Ama insanin kendine bile gülebilmesi iyi erdemdir di mi:))

Sevgilerimle

Belgin dedi ki...

Gugukcum, ekmekten bende sabikaliyim:)) Benide ekmek almaya gönderdilermi, ekmegin üzerindeki kitir yerlerini yerdim önce, sonrada uclarini:)) Getirdigim ekmeklere ninem bakar, "Kiz deli, sen farelerin saldirisinami ugradin yoksa!, derdi:)) Birde o kadar ekmegin orasini burasini yiycem derken, bizimkiler evde acliktan ölecek hale gelirlerdi. Neyse oy birligiyle beni ekmek almaya yollamaktan vazgectilerde, onlar acliktan ölmekten, bende her sabah zindik yemekten kurtuldum. Kardes oldugumuz her halimizden belli baksana:)

Sevgilerimle

sufi dedi ki...

Benim güzel kardeşim,muz canavarım; afiyet şeker bal olsun sana tüm yediğin muzlar.Güldürdün beni canım,Sevgilerimle.

Belgin dedi ki...

Sagol ablacim:))

Yorum Gönder

Kaynayan Kazana sizde bir şeyler atın:)