Sekiz yıl önce küçük cadımın doğumundan sonra, zaten genetiğimde var olan, kendini zaman zaman gösteren ama doğum sonrası hormon karışıklığınında katılmasıyla son derece şiddetlenen bir depresyona yakalanmıştım.
Eşimin işsiz kalması, evde buluğ çağını çok zor geçiren bir kız çocuğu ve bakılması gereken bir bebekte olunca, temelli diplere vurmuştum. Üzerine birde yalnızlık, hastalığımı ve beni kimsenin anlamaması eklenince, yaşam benim içim çekilmez bir hale gelmişti. Bir yıl boyunca bütün çabalarıma rağmen kendimi kurtarmayı başaramamıştım.
Bir gece kendimi intiharın kapısında buldum, sonrada kendi kendime, „“Küçücük bir bebeğin, daha yetişmemiş, kendini kurtarmamış kızın var, onları bırakıp nereye gidiyorsun!“ demiş, sabah kendimi ev doktorumuzun kapısına zor atmıştım.
Gönderdiği Psikoloğun verdiği ve üç yıl süren ilaç ve konuşma tedavisiyle kurtulmuştum bu hastalıktan. Meğer kurtulduğumu sanmışım.
Bu hastalık insanda yaşama zevki diye bir şey bırakmıyor, ne yemekten, ne içmekten, ne okumaktan, ne yazmaktan, hiç bir şeyden zevk almıyorsun, gözün hiç bir şeyi görmüyor. Sanki başın devamlı bir karabulutun içinde ve sen ondan başka hiç bir şeyi görmüyorsun. En çok sevdiğin varlıklar bile sana bir yük gibi geliyor. Hayattaki en basit şeyler, banyo yapmak, tuvalete gitmek, birisine selam vermek bile insana inanılmaz bir yük gibi geliyor. Yataktan kalkmak ve soluk almaksa dünyadaki en zor ve en ağır iş.
Bir kaç haftadan beri yine ara ara beni yoklamaya başladığını fark ettim. Ama artık ilaç kullanmak istemiyorum, yine o karanlık, suni günlere dönmek istemiyorum.
Devamlı gözü yaşlı, her ota b.ka ağlayan halimden nefret ediyorum. Bu hastalık sadece beni etkilese neyse ama çevremdeki insanlara, ailemi de çok kötü etkiliyor, onlara böyle bir şeyi yaşattığım ve onlara yük olduğum içinde kendimden nefret ediyorum. Onlarında hayatını karartmaya hakkım yok.
Derdimi anlattığım insanların beni anlamaması, sen bir pesimistsin, her şeyi çok kara görüyorsun, hadi biraz sık dişini, bırakma kendini, biraz dışarıya çıkalım, temiz hava iyi gelir, gibi beni ve hastalığımı ciddiye almayan lafları beni çok üzüyor. Birde insana deli muamelesi yapmaları yokmu, işte o beni bitiriyor.
Sanki elimde olsa yapmayacağım. Kalp krizi geçirmiş ve ya iki bacağını bir kazada kırmış birinede aynı tavsiyeleri yaparlarmıydı? Bedeninde olan yarayı, ağrıyı, yani gözle görülen acıları ciddiye alıyorlarda, neden ruhumuzda olan acıları kimse ciddiye almıyor.
Benim elimde olsa, ben istermiyim bütün bunları yaşamak.
Ama biliyorum, ben bu hastalığı bir kere yendim, sizlerin yardımıyla yine yeneceğim, yeniden başaracağım, başarmak zorundayım!
Yine güneş doğacak ve hayatımı aydınlatacak!
Canlarım, bana yalnız olmadığımı, yanımda olduğunuzu ve sevginizi hissetirdiğiniz için sizlere ne kadar teşekkür etsem azdır. Sizleri de üzdüğüm için lütfen kusura bakmayın. Iyiki varsınız, sizleri çok seviyorum!!
22 Kişi ses vermiş:
seni öyle iyi anlıyorum ki..
Sevgili Belgin,
Bana göre bu işin en iyi çözümü konuşmak, yazmak, konuşmak, konuşmak...
Ne kadar içe kapanırsak, o kadar kötü!
Her zaman bir dost arkadaş olarak seni yargılamadan dinleyeceğimize emin ol, olur mu?
Elbette bu dönemi de kendi deneyimlerinize, ailenize ve arkadaşlarınıza dayanarak atlatacaksınız.
Sevgiler...
Aaaaa çok ilginç.Bu kadar güzel cümlelerle iç dünyasını yansıtan,yazılarından kendini yetiştirmiş olduğu açıkça ortada olan birinin "intiharın kapısı"filan gibi cümleler kurması anlamsız.Hayat o kadar zorluklarla dolu ki,sanki bu problemleri çz işte.Al sana bir dolaşmış yumak der gibi.
Aman başka türlü düşünme.Bu dolaşmış yumağı,büyük bir sabırla çöz.Kubilay'ın dediklerini yapalım hep birlikte.
Sevgiyle kal.
Kendine bir meşgale yarat, bir şeylere sar ama bunlar sevdiğin şeyler olmalı..Çok oku mesela, ya da yaz, içinden ne geliyorsa..Kubilay bey ne güzel yazmış,aynen katılıyorum..
Birde en kötü zamanlarda düşündüğünde çocuklarını ve eşini düşün hatta bizleri.. Aileni.. Paylaş bence,paylaştıkça önünde yeni yeni pencereler açılacak, belki de bu bakış sana hayatın başka bir kapısını aralamana vesile olacak.Lütfen kendini bırakma ve asıl.
Önce kendin için..
Hergün bizim için not bırak mesela buraya.. Neyi seviyorsan onunla mesaj ver.Google da sörf yap.. kendini anlatan bir resim bulduğunda onu bizimle paylaş, ben her gün buraya bakmaya çalışacağım..
Bu birgün bir fırtına resmi olabilir,bazen bir şiir, bazen bir yağlıboya ama dünyaya mesaj vermekten vazgeçme lütfen.. ve bizlere.
Sevgili Belgin zaman zaman bu anlamsızlık hissi çoğumuzun kapısına dayanıyor. Elbette kimimizde daha hafif seyrederken kimimizi daha fazla etkiliyor. Ben de içindekileri hiç çekinmeden yazman, konuşman taraftarıyım. Çünkü bu tür üzüntülere ya da depresyona diyelim içimizdeki tortuların sebep olduğunu düşünüyorum. Tıpkı içimize çöreklenmiş günlerdir damla damla biriken zehir tortusu gibi. Kus onları. Yazarak kus konuşarak kus ama bir şekilde kus. Bazen ben de bu anlamsızlık hissi ile doluyorum. Ve ancak yaza yaza konuşa konuşa kurtuluyorum ondan.Nacizane önerimdir bu. Dilerim bir an önce yoluna girsin herşey. Ne zaman konuşmak istersen ya da birşeye ihtiyacın olursa yanındayım. Çok çok öperim.
3 kez intihara kalkışmış ve birinde hafızasını yitirmiş biri olarak seni çok iyi anlıyorum canım.Gidip geldiğimiz yerin dünyadan başka bir yer olmadığına gönülden inandığımda o defteri kapattım.İnandım ki Allah insanlara kaldırabilecekleri kadar yük yüklüyor daha fazlasını değil.Ayaklarım yarım metre yerden yukarıda yürüdüğüm günlerimi bir gün paylaşırım seninle.Seni seviyorum kardeşim sevgilerimle.
Bu kez başarmalıyım yorum yazmayı. Canım bazı bazı oluyor hepimize. Kimimiz çabucak -ki bakınız şekil a incegül kişisi, en baba depresyonu on dakika sürer.:)- kimimiz daha güç.
İçinde tutma zifiri, dökebildiğin kadar dök be canım. Dağa, taşa, toprağa dök. Hatta gel bu dostuna da dök. Bölüşüp azaltırız acıları, sevinçleri bölüşüp çoğalttığımız gibi.
Yapabileceğim ne varsa, sadece söylemen yeter. Ruhunun acıyan yerlerinden, güzel yüreğinin yaralarından öperim seni.
Sahici sevgiyle
canım kardeşim benim, güzel saçlım, kıyamadığım dostum.....seni anlıyorum çünkü damdan düşen damdan düşenin halini anlar. İlaç konusunda direnmemeni tavsiye ederim. (tecrübeyle sabittir). Buarada bu başlangıcın özel bir sebebi var mı, şöyle bi yokla kendini. bazen hiç takmadığımızı sandığımız şeyleri öyle çok takmış oluyoruzki. Eğere sebebi bulabilirsen yardımlaşarak çözmeye çalış (hatta bizlerde fikir enlamında yardım edelim) eğer sebepsizse zaten mutlaka ilaç kullan. canım bu bir süreç. geçecek. bunu sürekli tekrarla kendine tamamı. bizimle hep kontakta ol. seni öpüyorum. Sana söz veriyorum geçecek:)
Canım; Depresyonda olduğunu ara verdiğini yazdığın yazında çok endişelenmiştim senin için Ama bugün burada tekrar yazıyor olman önemli bir aşama kaydettiğini gösteriyor. Asla ruhundaki karmaşayı hafife alıyor değilim. Sadece, bir çok şey yaşamış biri olarak biliyorum ki insanoğlu inanılmaz acılar yaşıyor ve yalnızca kendi isteği ve iradesiyle bunun üstesinden gelebiliyor.
Şu kadarını bilmeni isterim, ne zaman istersen otur yaz hatta arayabilirsin beni geyet iyi bir dinleyiciyim. Yorumsuz dinlerim seni. Burdaki tüm arkadaşların da senin için herşeyi yapmaya hazır olduklarını gördüm yazılarında, ne güzel. Sayısız arkadaşın var. Burdayız, yardıma hazırız.
Lütfen hiçbir şeyi içine atmadan ve olur mu olmaz mı diye düşünmeden aklına gelen herşeyi yaz. Yaz ki, zihnin rahatlasın aydınlığa kavuşsun
Sevgiler canım
Canım Belgin'ciğim, bu zaman zaman hepimizin başına gelebilecek bir durum, her zaman uzaklarda da olsam destek olacağımı bilmeni isterim. Bu arada yazılarından hep pozitif enerji aldım ben bu güne kadar.
Böyle pozitif yazabiliyorsan içinde bulunduğun durumu da kendine inarak aşabileceğini düşünüyorum.
Henüz tanışmasak da,sanki kırk yıldır tanıyormuşum gibi seni seviyorum.
Sevgili Belgin,
Bu yazıya en güzel yorum profilin diye düşünüyorum. Ve aşağıya ekliyorum.
"Aklından geçeni dilinden döküveren, dobracı, her olayın iyi tarafını görmeye çalısıp, bazen de başaramayan, sonbahar ve kışları biraz hüzünlü, ilkbahar ve yazları içi kıpır kıpır yaşama sevinci dolan, hassas, kırılgan bir kış meyvesiyim."
İçindeki kıpırtı hiç geçmesin. Meyvelerden en dayanıklı olanları kış meyveleridir. Bunu unutma.
Selamlar
canım umarım hızla atlatırsın.hepimiz zaman zaman yaşıyoruz böyle durumlar.bende iki çocuktan sonra çok bocalamıştım.kısa bir tedaviden sonra uçup gitmişti.dilerim en yakın zamanda kara bulutlar uçar ve hep güneş aydınlatır içini...
Belgıncım
Canım
sen bana ne zaman yorum yazsan ıcımı boyle sıcacık ısıtan ve hayat veren ısık dolu bı enerjı gonderırdın
Derdım kı Belgın ne kadar enerjık ne kadar seker ne kadar hayata guzel bakabılıyor..
Sımdı yasadıgın rahatsızlıgı ve devamında gelen huzursuzlukları goruyorum ve
dıyorum kı
canım
sen o boyutları yasayıp ta kendını bı sekılde
bunun dısında tutmayı basardıysan
bu kadar guzel bı boyuta kendını cekebıldıysen
yıne basarabılırsın
hem artık o donemlerden bı fark var
bız varız
hepımız zaman zaman o bahsettıgın sıyah boyutu ınan bana yasıyrouz..
ama cıkmayı da basarıyoruz
sen de gecmıste basardıgın gıbı sımdıde basrcaksın ınanıyorum buna
ve o seker
enerjı dolu cıvıl cıvıl belgın ın
onu asagıya cekmeye calısan dıger belgını kesınlıkle yenecegıne
ıcerı sokmaycagına ınanıyorum
ve o tatlı yanaklarından cok cok opuyorum
canımsın
sevgılerımle
Sevgili Belgin,
Depresyonun halk arasinda hemencecik kolayca soyleniyor olmasi beni hep dusundurmustur. "Depresyona girdim, depresyondayim vs. vs." ve sanki hep de hafife alinir sekilde bir cevap bulur karsilik olarak cevreden.
Halbuki son derece ciddi bir durumdur ve oyle her kotu hissedis depresyon demek degildir.
Fakat sen bu yazinda ise cok cok iyi anlatmissin depresyonda olmanin ne demek oldugunu, elbette ciddi anlamda bu hastaligi yasadigin icin cok iyi ifade etmissin durumunu.
He ne kadar bizler boyle bloglar araciligiyla birbirbimize arkadas olmus olsak da senin bu durumunun ciddiyetini anlayan ve onemseyen insanlariz, o bakimdan hic yalniz degilsin.
Hatta okumak yazmak simdilerde zor gelse de gayret goster bak goreceksin bu bulundugun durum ve tekrar depresyonlu bir hayata girmek durumu sadece gecici olacak.
Bir yer de okumustum, "en iyi prozac, aynaya baktiginizda kendinizi pozitif yonde telkin etmenizdir "diye. Fakat yine de cok zorlandigini hissedersen, bence ilac yardimi ve profesyonel yardim almayi ihmal etme. Bizler hem senin okuyucularin olarak, hem de blog dostlarin olarak yanindayiz ve durumunu da anliyoruz.
Hep yaz. Olur mu?! Bu da seni depresyonun pencesinden kurtaracak bir adim olacaktir.
Sevgilerimle.
bende herkes gibi aynı şeyi söyleyeceğim sana ki hatta yaz bana ile demiştim hatırlıyorsun. sen sadece dök içini, yaz ve rahatla. biz de buradayız, yanındayız zaten her zaman. ve birlikte atlatacağız bu zor günleri aynı birlikte güldüğümüz, eğlendiğimiz günler gibi. fıkralarını özledim hem ben. üstelik ekime ne kaldı ki :)))))
gül bakiiiim, gül gül
bak ne güzel oluyorsun gülünce
yav cadı, hadi bi meraba de artık, aaaa, bilgisayarın başında seni bekliyorum
Belgincim,
kendimi kotu hissettigim zamanlarda yaptigim sey ara vermektir..
o kadar iyi geliyor ki hayati durdurmak bir sureligine.. sonra farkina da variyorsun sahip oldugun seylerin guzelligine..
ben de gel gişt donemime girmistim.. yeni yeni iyi hissediyorum kendimi..
cok iyi anliyorum seni.. hissettiklerimiz hemen hemen benzer.. inan ki haplarsiz da insan donebiliyor mutlu gunlerine..
umarim kisa zamanda eski heyecanina nesene kavusursun..
operim cok...
belgin...
bu konunun eğitimini almadım lakin çok yakınen tanırım depresyon denen mereti eşimden dostumdan annemden...
yıllarca o sektörde çalıştım...
hala çok yakın arkadaşlarım var uzman olan.
her zaman kimyasallara karşı oldum.
şartlarını imkanını bilemiyorum...
lakin,
bi terapi tavsiye ederim mutlaka.
her zaman işe yarar.
hangi terapist olduğu önemlidir.
türkiye sınırları niçerisinde şehir farketmez...
yarım saatte hangi terapist iyidir...
hengi terapist dangalaktır öğrenirim.
bunu düşün lütfen.
ve kendin için uygun görürsen haber ver lütfen.
kronikleştirme.
elimde durumunuza ve yaşadıklarınıza dair hiçbir veri olmamasına rağmen
tamamen varsayıma dayalı olarak
çözüme faydası dokunacağını düşünerek birkaç cümle kuracağım.
içinde bulunduğunuz durumda
çıkış yolunu bulmak
veya size kılavuz olmak
düşünüldüğünden daha zordur.
zira pisikologlar bunun için vardırlar.
ama hayatlarını bu işe adamış olanları bile çoğu zaman çaresizdirler.
her işin insana içinden çıkılmaz gibi gelmesinin sebebi
çaresinin olmayışı ile ilgili değil
çarenin bilinmeyişinden kaynaklandığı kesindir.
bilmeyene bisiklet sürmenin imkansızlığı gibi birşey bu.
çıkış yolu konusunda daima mantığa felsefeye dayalı bir gidiş
gayet dar ve karanlık koridorlu bir labirente sürükler insanı.
yani felsefenin karanlık kuramlarına saplanan aklı
bir anlamda kişiye zarar vermeye başlar. verdiği bu zararı önlemek için kişi
içki ve uyuşturucuya başvurur.
yani aklını sarhoş eder uyuşturur ki zarar veremesin, mutsuz olmasın.
bu işlemi kendisi yapmaz ise
doktor iğne ve haplarla kontrollü bir şekilde zaten yapar.
demek ki felsefik düşüncelerle akla dayanmak sürekli onu dinlemek
ve çözümü sadece kendinde bilmek
sorumluluğun tamamını kişinin kendi boynuna yükler.
oysa hayatın yükü insanın taşıyamayacağı kadar ağır olduğu gibi,
onun idaresindeki payı ise çok küçüktür.
bir örnek verip kapatıyorum.
bir çocuk düşünün babasıyla markete gider.
birşey almak ister babasından rica eder, alır.
babası hesabı öder.
eve döndüklerinde çocuk anne bak ne aldım der.
oysa onun yaptığı sadece istemektir.
istediği halde babası almayabilirdi.
istemediği halde babası alabilirdi.
istediği şeyi değil onun daha zararsızını alabilirdi.
çocuğun babasına tam bir güveni ve bağlılığı varsa
hiçbir sonuç onu içinden çıkılmaz üzüntülere düşürmez.
işte bu felsefenin karanlık, dar sokaklarına sonsuzkere bedel
islamın geniş ve aydınlık caddesidir.
osmanlıda gelişmeyen tek bilim pisikolojidir.
nedeni mi?
işte nedeni herneyse
bizim iddiamıza delildir.
geçmişolsun.
Allah şifa versin.
pek kıymetli kardeşim korhan.
("o" da at işareti var)
ben bu süslü kelimelerden anlamam...
IQ um düşüktür...
bu kadar süsün püsün içinde,
ne demek istiyosun?
islamın aydınlık yoluna gel ne demek?
cemaate mi çağırıyosun?
nedir?
islamın aydınlık yolunda değilsin sen demek mi bu süs püs bi ton gereksiz kelime?
bana 5 yaşındaki bi çocuğa anlatır gibi anlatır mısın?
direk...
net.
ben anlamıyorum.
siz muhatabım değilken
yani yorum yazdığım yazı
size ait değilken
nasıl böyle bir tutum sergileyebiliyorsunuz?
tavrınız belli.
ne yaparsam yapayım
ben size birşey anlatmak konusunda
aciz kalırım.
üzgünüm.
Yorum Gönder
Kaynayan Kazana sizde bir şeyler atın:)