O benim canımın içi, yüzünü görmeden yüreğinden bu sayfalara akanlarla tanıdığım, çok ama çok sevidiğim can dostum, sırdaşım, dert ortağım, kısacası benim Güzin ablam:)
Bir sıkıntım olduğunda beni dinleyen, kırık dökük yanlarımı toplayan, tamir edip yeniden yerine takan, yüreği büyük, sözleri güzel arkadaşımın yarınki doğum gününü candan kutluyor, onu ne kadar çok sevdiğimi kendisine buradan bir kere daha söylemek istiyorum.
O benim için hayatımdaki en kıymetli insanlardan biri!
Canım, şimdilik bununla idare et, gelince sana sımsıkı sarılıp, doya doya öpeceğim bitanem:)
Ìyi ki doğmuşsun canım benim, iyi ki seni tanıma fırsatı bulmuşum.
Dün gece öğrendiğimden beri göz yaşlarım durmuyor, sadece yazılarından tanıdığım dostumu kaybettim. O çok iyi bir baba, içi dışı sevgi dolu insan gibi insandı.
Işığın bol, mekanın cennet olsun dostum. Dilerim gittiğin yerde, bu dünyada bulamadığın huzuru ve mutluluğu bulur, gerçek AŞKına kavuşursun.
Dostuma Allahtan Rahmet, çocuklarına, ailesine ve sevenlerine Allahtan sabır diliyorum.
Ìki haftadır raporluyum, günlerimi:
Uyuyarak,
Kitap okuyarak,
yemek yaparak,
bulaşık makinasını doldurarak,
yıkanınca boşaltarak,
çamaşır yıkayarak,
ütü yaparak,
olmadı ekmek,
daha olmadı temizlik yaparak,
küçük cadıyla oyun bahçelerine giderek geçiriyorum.
Dinlenmeye, enerji toplamaya çalışıyorum.
Bu gün babamız iş yerinden bir yığın muz getirmiş, yarın onları muzlu pastaya, muzlu kurabiyeye dönüştürmeye çalışıcaz:)
Hadi bekliyorum hepinizi yarın, muzlu kek, kurabiyeler ve demli çayla:)
Canlarım mübarek Ramazan bayramınızı kutlar, sevdiklerinizle, sevenlerinizle mutluluk, sağlık ve huzur içinde nice nice bayramlara ulaşmanızı dilerim:)
Bir haftadan beri bu YASAKlarla yaşamaktayım!! Geçen hafta Ìstanbul`da olanlardan sonra geçirdiğim sinir krizlerinin sonucu bu; bütün bu yukarıda saydıklarım bana YASAK!!
Şeker hastasıyım, çok üzüldüğüm, strese girdiğim zamanlar şekerim bir çıkıyor, bir düşüyor. Geçen hafta Televizyonlarda, Gazetelerde ve Bloglarda gördüklerim, duyduklarım, okuduklarım beni çok üzdü. Ağlama ve sinir krizlerinin sonucuysa bir yükselen, bir düşen kan şekeri. Bir haftadan beri sakinleştiricilerle sinirlerimi yatıştırmaya çalışıyorum.
Bu olaylardan önce yalnız sokağa çıktığımda şöyle düşünürdüm: “Eğer şekerim düşerse (şekerim düşünce elim-ayağım tutmuyor, dilim pelteleşiyor, konuşamıyorum ve bayılacak duruma geliyorum. O an birinin bana ya şeker yedirmesi, ya da şekerli bir içecek içirmesi gerekiyor) ve ya başıma bir şey gelirse nasıl olsa yardım eden birileri bulunur!” derdim. Ama bu olanlardan sonra bu umudumu kaybettim. Anladım ki, insanlar birilerinin başına bir şey geldiğinde yardım etmeyi değil, o insanların parasını, pulunu, eşyasını çalmayı, yağmalamayı düşünür olmuşlar.
Bu yaşıma kadar sevdiklerimden, yakınlarımdan yediğim kazıklara rağmen yitirmediğim, umudumu, güvenimi yitirmeme sebep oldu gördüklerim, okuduklarım. Sonbaharda dökülen yapraklar gibi döküldü, kayboldu güvenim ve umutlarım. Dallarına kar yağmış, yaprakları buz tutmuş ağaçlar gibi kalakaldım.
Biliyorum herkes onlar gibi değil, iyi ve yardımsever insanlarda var, ama anladım ki onlar o kadar azlar ki!! Başımıza bir şey geldiğinde bu iyi insanlardan birine rastlamak, lotoda altılıyı tutturmak kadar imkânsız olmuş. Yazık, insanlığın, hele hele yüzyıllardır, yardımseverliğiyle, misafirperverliğiyle ünlenmiş Türk milletinin düştüğü bu durum çok canımı acıtıyor.
Ínsanlık adına olan bütün umutlarımı, güvenimi yeniden kazanmak, çoğaltmak, büyütmek için büyük bir emek ve çaba sarfetmem gerekecek….
Beni arayan, soran, merak eden arkadaşlarıma çok çok teşekkür ediyorum. Sizler benim UMUDUMsunuz. Sizlerin varlığı bana, daha her şeyin kaybolmadığını, hâlâ bu dünyada güzel ve iyi insanların olduğunu gösteriyor.
Ìyiki varsınız, iyiki sizleri tanımışım. Sizleri çok ama çok seviyorum.
Hepinize kucak ve yürek dolusu sevgiler gönderiyorum.
Dün duyduklarım, okuduklarım, gördüklerim kanımı dondurdu ve ben insanlığımdan utandım. Ìlaçlarla ayakta duran bünyemin çökmek üzere olduğunu fark ediyorum. Ağlamaktan, üzülmekten bıktım, artık dayanamıyorum. Sadece uyumak, uyumak, uyumak, hiç bir şey görmemek, duymamak istiyorum!!
Bin yıl uyumak ve insanların olmadığı bir dünyaya gözlerimi açıp, insansız dünyanın ne kadar güzel olduğunu görüp, bu güzel düzeni bozmamak içinde ölmek istiyorum.
Balık olup yüzesim, Kuş olup ötesim, Rüzgâr olup esesim, Yağmur olup yağasım, Şimşek olup çakasım, Kelebek olup uçasım, Irmak olup çağlayasım, Gül olup kokasım, Kadın olup kaçasım, var!!
Ne olacağıma karar veremeyecek kadar karışığım anlıyacağınız… Resim: Pixelio
Bu sabah aklıma 1996 yılında büyük kızımın bir diş çekilmesi sonucu, apse yapan yarası, apsenin kana karışması ve bu yüzden hastaneye yatırmak zorunda oluşumuz aklıma geldi. Cuma günü dişi çekilmiş, akşama ateşlenmişti.
Geçer umuduyla haftasonunu beklemiş, Pazartesi ateşi daha çok yükselince soluğu hastanede almıştık. O kabus gibi geçen haftasonunu, hastanede onunla birlikte geçirdiğim bir haftayı ve yaşadığım korkuyu ömrüm boyu unutmayacağım. Ona vurulan iğnelerin, takılan serumların ondan fazla ne kadar benim yüreğimi yaktığını unutamam.
Bir hafta kaldığımız hastanede orada aylarca yatan kanserli çocuklar vardı, onların bütün yaşadıkları acılara, olumsuzluklara karşı güler yüzlülükleri ve yaşama sevinçleri beni oldukça şaşırtmıştı.
Kızım o yıl doğum gününü hastanede geçirmek zorunda kaldı ve buna çok üzüldü. O hastane ortamında elimizden geldiğince onu mutlu etmeye çalıştığımız hüzünlü doğum gününde, bir ara kapı aralandı ve içeriye iki Palyaço girdi. Onları görünce hangimiz daha çok şaşırdı bilmiyorum. Sonradan öğrendiğime göre, bunlar palyaço kılığına girmiş iki doktordu, bu gönlü geniş insanlar, haftanın belirli günlerinde palyaço kılığına girerek hastane, hastane dolaşıp, orada yatan çocukları bir an olsun güldürerek acılarını unutturup, mutlu etmeye çalışyorlardı. Kızım ve diğer çocuklar onları görünce ne kadar sevinip, mutlu olmuşlardı.
Şimdi bütün bunları neden anlattığıma gelince: Bu sabah Gülenimin bu yazısını okuyunca çok fena oldum. Önümüz Bayram ve bu bayramda da hastanelerde yatan yüzlerce, binlerce çocuk var, onların hüzününü, üzüntülerini, acılarını bir an olsun dindirmek ve onları mutlu etmek için ellerinden geleni yapmaya çalışan Elçine ve Deniz Kabuğu Emine´ye lütfen, ama lütfen sadece dille değil elimizle de destek olalım.
Hadi gelin bu bayram el ele verelim, bir kaç balon, oyuncak, boyama kitapları ve renkli kalemlerle birazcık olsun dünyalarını renklendirelim, yüzlerini güldürelim!
Adres: Behçet Uz Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Alsancak/İZMİR e-mail: eminealbayrak79@gmail.com Tel: 554 907 72 65
Cumartesi günü bizim ortanca cadıyla alışverişe gittik. Alışverişi sevmediğim için bu benim için çok büyük bir olay:Pp Sabahtan akşama kadar gezdik, sonrada iftara eve zor yetiştik:) Neyseki yemeğimiz hazırdı:)
Ortanca cadım, bir aydır çalıştığı yerden aylığını aldığı için pek bir sevinçliydi. Genç kızlık işte, eline para geçince hemen alışverişe gidiyor, ama öyle savurgan değil, sadece ihtiyaçlarını alıyor. Ìleride işletmeci olacağı belli:)
Neyse bir kaç dükkan gezdik. Girdiğimiz dükkanlarda bir şeyi beğendiğimi söyleyince, onu bana hediye olarak almak istedi durdu. Bir kaç küçük hediye almasına göz yumdum ama içim yinede rahat etmedi. Beğendim dediğim için bana almak istediklerinin çoğunu geri koydurdum.
Sevdiklerime hediye almayı, onların o hediyeyi açarken ki sevinçli ve heyecanlı yüzlerini seyretmeyi çok seviyorum. Birilerinin bana hediye alması, hediye kabul etmekse bende nedense acaip bir duygu oluşturuyor. Bundan alınan hediyelere sevinmediğim sanılmasın, yürekten gelen her hediyeye sevinirim. En küçük ve en basit hediyelere bile sevinebilen bir insanım ben, yeterki hediyeyi verenin gerçekten yürekten verdiğini hissedeyim. Ama hediye almak bende, hemen karşılığını ödemem ya da karşılığında bir şeyler yapmam gerekiyormuş gibi bir his uyandırıyor.
Nedenini bilmiyorum, neden böyle hissettiğimide bilmiyorum. Böyle hisseden sadece benmiyim, onu da bilmiyorum…
Cumartesi günü baktığımız ve çok beğendiğim bir bluzu geri koydurmuştum, ama ne yapmış etmiş benim haberim olmadan halasına telefonla o bluzu anlatıp, gidip almasını istemiş. Halasıda gidip almış ve Pazar gecesi bluzu getirdi.
Nasıl şaşırdım, nasıl şaşırdım anlatamam, oysa ben onu bütün Cumartesi, böyle şeyler yapacağını bildiğimden, dükkanlar kapanana kadar yanımdan ayırmamıştım:)) Nereden bilebilirdim ki bu cadını halasıyla işbirliği yapıp, bana komplo kurduğunu:))
Canım kızım seninle film izlemek, gezmek, sohbet etmek, çay kahve içmek, aynı şeylere gülmek, kısacası seninle vakit geçirmek beni çok çok mutlu ediyor. Sen benim en iyi arkadaşım, dert ortağımsın ve ben seni çok seviyorum. Resimdekiler: Cadım ve teyzemin torunu:)
Aklından geçeni dilinden döküveren, dobracı, her olayın iyi tarafını görmeye çalısıp, bazen de başaramayan, sonbahar ve kışları biraz hüzünlü, ilkbahar ve yazları içi kıpır kıpır yaşama sevinci dolan, hassas, kırılgan bir kış meyvesiyim.
Bir Mozaik Macerası
-
Mart ayının son günüydü bugün. Bileğimde tam 31 gündür takılı olan
marteniçkanın da son günüydü. Leyleklerin güzergâhı olmayan bir bölgede
yaşıyordum. Yani...
Ayıp olur diye
-
Biriyle bir süre sohbet ettiğinizde onun sosyal medyada ne tür hesapları
takip ettiğini anlayabiliyorsunuz. Mesela annem, size meyve kabuklarından
nasıl...
Telefon dolandırıcılığı
-
Bugün anksiyete yakınmalarıyla başvuran bir hanıma canını sıkan bir konu
olup olmadığını sordum.
"Evet var! Geçen gün işim başımdan aşkınken telefon...
İÇSEL SÖYLEŞİ
-
*Yarım asrı çoktaan devirdim de ileri bile gittim,** hatta bir iki hafta
önce bir yaş daha ekledim bunca yaşın üstüne ama çözemedim bir türlü şu
alemin sı...
BİR DUT MASALI 11 YAŞINDA
-
MERHABA SEVGİLİ BLOGGER ALEMİ VE SEVGİLİ TAKİPÇİLER Ne kadar çok sey
degişti..ne kadar da çok sey oldu.. hiçbirinden bahsetmeyeceğim..hepimizin
yükü ...
özgür aşk
-
Şimdi kasırga zamanıdır dedi kadın. Rüzgarın şiddeti öyle korkunç boyutlara
ulaşır ki, buraların yer çekimsiz bir uzay boşluğu olduğuna inanı...
Canım öyle istiyor
-
Bir bebeği hazırlayıp deniz kenarına götürsem. Ayaklarını suya soksam.
Ya da kulaklıkla müzik dinlerken evde tek başıma kabak çekirdeği çitlesem.
Ya da karşı...
Asla Bilemezsin!
-
Hiç hesapta yokken, ansızın, bir an da baş verir zihninde bir düşünce!
Belki bir kırgınlık, belki bir hayal kırıklığı, belki de bir anlık
öfkeyle...
Nede...
Geçti Mi Geçen Günler.
-
Sabah gözlerimi açtığımda 'Refik Durbaşın ' Geçti mi geçen günler
kitabıyla göz göze geldim.Kitabı hediye edişin dün gibi aklımda.İnsan
unutması gereken n...
YAZMAK...
-
Yorgunum hem de çok yorgun, yazmak ne derece yorgunluğumu azaltır
bilmiyorum. Ama ki yazmak yürek boşaltmaktır biliyorum. Korkum, his
sınırlarını aşmak oku...
29 Ekim Cumhuriyet
-
[image: 29 ekim ile ilgili yazı ile ilgili görsel sonucu]
Cumhuriyet Türk tarihinde kazanılmış belki de en büyük edinimdir,
Cumhuriyet büyük bir zaferdir. ...
Kampanya / Kaşıkara ilköğretim okulu için destek
-
Merhabalar,
Aşagıdaki çağrıya destek olabilirseniz cok sevinirim.
"Blogların eski işlevini yitirdiği bir dönemdeyiz. Her şey bir kaç cümlelik
kısa mesaj v...
AŞKIN DİKENLERİ KIÇIMIZA BATARKEN...
-
Çapkın! Türk erkeklerinin aldatma denemeleri neden hep hüsranla sonuçlanır
hiç düşündün mü sayın okuyan. Tabii ki cevval Türk kadınının zekası, ön
görü...
"tezgahtar" olmayaydın iyiydi!
-
babişe yemekler sekizinci yılını doldurdu!
biliyoruz birkaç yıldır yazmıyoruz.
nedeni şu ki; bu blogun var olmasına neden olan, birlikte yaşadığımız, bir ...
MERHABA, BEN KU DÖ PİYE RİCA EDECEKTİM
-
Yıllar sonra böyle bir yazı ile bloguma geri döneceğimi söyleselerdi
inanmazdım.Yazıyorum ama gel gör ki hala inanamıyorum. Beni buradan
tanıyanlar kalmamı...
ORANTISIZ BİR HÜZÜN İÇİNDEYİM...
-
gönlüm yorgun güzide arkadaşlarım...
kalbimi kuruttular.
ne acaip bi memleket olduk ne acaip bi halk olduk biz...
böyle miydik değiştik mi...
ne oldu bize ...
YESSSSSSSSSS........ WE CAN......
-
Hic bilmiyoruz kim oldugunu.... Ama "yes we can" diyor ya, tam universiteye
gitmek uzere yola cikiyorken, tam elim kolum yeni kòk hùcre yasasina ait
b...
Ela Gelince
-
Uzun zamandır yazmadığım blog dünyasına geri dönüş yaptım ; yapmalıydım :)
Şimdi Doğa hanıma blog yapmışken ve yazmayı uzun süre önce asgariye
indirmişk...
Bi arkadaşa bakıp çıkıyorum
-
Uzun zaman ara verince nasıl başlanır bilirsin "bloguma uzun zamandır
yazmıyordum bir uğrayayım dedim, özlemişim..." falan filan. İşin açığı
ÖZ...
pssst!
-
Benim bir rutinim vardı ilk blog yazmaya başladığım zamanlar. İş
saatlerimin son anlarında yazardım en güzel yazılarımı. Nedense ortalık bi
sakinleşir, ...
Düş....Uyanış....
-
''Garip düşlerim var benim...
Tanımlayamadığım değişik ruh hallerim de...
Geceleri düşler diyarına daldığımda sürekli aradığım ve bulamadığım
birşeyler...
D...
DİKKAT, SAĞLIĞA YARARLIDIR!
-
Çiğ beslenmeciler arasına katılalı beri rengarenk salatalar yapıyorum. Siz
bilmiyorsunuz tabii, buraya yazmadım ki hiç birini. Olabildiğince çiğ
olarak tük...
S'ırsız
-
Elimi cebime attığımda maziden kalma sinema biletlerine, unutulmuş
paralara ya da yiyecek kırıntılarına gülümseyemiyorum artık. Parmaklarıma
hüzün takılıy...
Bitenler...
-
*Nuxe Huile Prodigieuse Multi Purpose Dry Oil :* Aranızda Nuxe ürünlerini
sevmeyen var mı? Sizi bilmem ama ben bayılıyorum, bu yağı saçlarım için
kullandı...
En yeniler ve beni saran Tilda aşkı:)
-
çok uzuzn zamandır yoğunluktan fotoğraf paylaşamıştım ama durmadan
çalışıyordum:)epeydir de örgü bebeklerin (amigurumi bebeklerin) dışında
kumaş bebeklerd...
Dmz Tour Seoul
-
Until the Japanese General Government Building was contructed in front of
Heungnyemun Gate. The guardsmen perform several ceremonies including the
dmz to...
RAYLAR BOYUNCA MENDİLİMDE KAN SESLERİ
-
Ve zaman dediğimiz nedir ki Ahmet Abi
Biz eskiden seninle
Istasyonlari dolasirdik bir bir
O zamanlar Malatya kokardi istasyonlar
Nazilli kokardi
Ve yağmurda...
Biz zengin miyiz?
-
Biz zengin miyiz? dedi kitaplıga uzanıp kumbarasını alıp yanıma
oturdugunda. "Hı,anne biz zengin miyiz?" Tam uygun kelimelerden dogru
cümleler oluşturmaya...
-
Parça neyin parçasıdır?BütününPeki bütünde olan özelliklerin tamamı onda
varmıdırEvetPeki evet ise parça niye sadece parça olarak kalır da sonunda
paçavray...
Anne Sütü Meselesi..
-
Anne sütü konusu yeterince muallak bir konuydu.Mevzu yine doğum şeklime
bağlanacak ama sezeryan olmamla birlikte daha da önem kazandı. Hamilelik
süresince ...
Memlekete dogru
-
Dün aksam bir heves bloga girip yeniden yazdim ama bir seyi unuttum.
Ya ben yarin Türkiyeye geliyorum ya da gidiyorum.
Yani yine en az 15 gün kadar mümkü...
Freund - Arkadas
-
*Ein Freund kam aufgeregt zu Sokrates und sagte:*
*?Sokrates, hast du schon gehört? Ich muss dir dringend erzählen von...!?*
*?Halt, mein Freund?, sagte S...
İL İL
-
Soğuksun Ankara. Hep mi bu kadar soğuktun ve neden? Sen hiç sevmediğimi
bildiğim bir kenttin, sanki başka bir yerde yaşamışlık tecrübem varmış ama
bir nede...
Müzikli Danslı Keyifli işler bunlar...
-
Öykü'nün piyano ve keman öğretmenin okulu için hazırlandı bu çizimler ve
daha dahası.Küçük müzisyenlerim okulun camlarını kaplayacak merakla
beklemedeyi...
CLOSED
-
Yazamıyorum artık..Yani öyle zordan karaladığım bir kaç satır, sırf
kıyamadığımdan, anısı kalsın diye..Sonra düşündüm ki bugün öyle aniden yine
zorlamanın...
BİL/MEK
-
Adını biliyorsun. Dudağımın ucunda takılı, düştü düşecek avuçlarına. Ama
sen söylenmesine ramak kalmış o iki heceye bakma ve kelimelerin
sıradanlığına, h...
The mountain of macaron
-
Ganaj havuzunda kaybolan kapakçıklar birbirlerine yapıştıklarında çıtırlık
ve lezzet diyarına davet çıkarıyorlarmış.
Biraz da poz vermek için kıyasıya m...
KASASI KAÇ PARA Kİ
-
If you cannot see the audio controls, your browser does not support the
audio element
Beş yıl önce, öyle pek fazlaca soğuk olmayan bir kış günü iş yerindek...
Nerede Kalmıştık..
-
Kocam biraz önce "İyi ki bir kitap yazdın, başka da bişey yazmıyorsun,
aylardır tık yok!" deyince "tamam" dedim, "hemen yazıyorum.." Aslında ben
de istiyor...
Neler Oldu Görüşmeyeli
-
Çok uzun süredir yazacak hevesi,vakti,heyecanı,konuyu,ortamı ve ilhamı
bulamıyordum.Ama bugün o gün diyebilirim.
Efendim öncelikle bloğa yazı yazamadığım g...
SAFTİRİKLE CİNGÖZ 2
-
Ne demiştim.Hayvanları görünce yada cansız objelere bakarken
konuşabildiklerini düşünüyorum dedim deli dediniz:)))İşte iki tatlı biblom
Saftirik ve Cingözü...
MEHMET AKİF ERSOY'UN YANILGISI
-
yanılgısının sebebi,
Mithat Cemal'in ona ithafen söylediği
"Yüz kahramana yetecek ahlak ve seciyesiyle
sıradan bir insan gibi yaşıyor!"
cümlesinde gizli s...
Mola zamanı...
-
İşlerimizin koşturmacasında bu sevimli projenin hakkını verememek pek mutlu
etmiyor bizi. Dolayısı ile Çizgili Dünya'nın hakkını yemek istemiyoruz.
Burası h...
Ah Ay Kadın... Özü güzel, kendi özel Ay Kadın... Seninle görüştüğümüz o tek günün akşamında oturdu zihnime bu tanım. Ay gibiydin sahiden; bir yüzü aydınlık, diğer yüzü kara. Güneş diğer yüzüne değdiğinde hiç hesapsız aydınlatıveriyordun o yüzünü de. Bazen hilâl kadar nazenin, bazen sırrını örter gibi yarı aydınlık, bazen de tüm engebelerinle tabak gibi ortada... Her yüzün bir aslında, her yüzün meydanda. Bakmayı isteyen, ışığıyla gelenlere sonuna kadar açık kocaman bir yüreksin sen. Cümlelerin ay tozu gibiydi; o kadar ince, o kadar temiz ve o kadar sana özel. Bulandım tozuna. Çıkmaz artık tenimden...