RSS

29.06.2009

Duyu Müzesi 2

„Marie genç ve çok güzel bir kadındır. Çok zengin bir ailenin biricik kızıdır ve biraz rahatsızlanınca, babası onu dinlenmesi, yeniden sağlığına kavuşması için, o zamanlar büyük bir sağlık merkezi, içmeleri, kürleriyle ünlü olan Wiesbaden´e gönderir.


Marie Wiesbaden´de bir sanatoryumda kürlerine devam ederek yakın zamanda sağlığına kavuşur. Wiesbaden ve çevresine yaptığı gezilerde, bir gün Ingiliz sanatçı James´le tanışır. Marie ve James birbirlerine sırılsıklam aşık olurlar.


Marie sevgilisi ve kendisi için bir Konak yaptırmaya karar verir ve 1900 yılının yazında Konağın inşaatına başlanır. Konağın tasarımını oraların en ünlü mimarına yaptırırlar. Sanattan anlayan Marie ve zaten sanatçı olan James de Konağın tasarımına katkıda bulunurlar.


Neyse inşaat ilerleye dursun, bu çifte kumrular aşklarının tadını çıkarmaya devam ederler. Inşaatın sürdüğü 3,5 yıl içerisinde, zaten biraz uçarı olan Jamesin aşkı soğumuş, bu ilişki onun için heyecanını kaybetmiştir. 1904 te Konağın inşaatı bitmiştir ama artık Marie yalnız bir kadındır. James kendine çoktan yeni heyecanlar aramak için onu terk etmiştir.


Marie çok güzel ve çok zengindir, o günde bu günlerde olduğu gibi, böyle genç, güzel bir kadın, hele birde çok zenginse uzun zaman yalnız kalmaz. Istekliler, gönüllüler, kısacası Damat adayları, yakın bir zaman sonra Marie´nin kapısını aşındırmaya başlarlar. Ama Marie artık erkeklere güvenme konusunda, ağzı yanmış bir kadındır. Bu adayların içinden hangisinin sadece kendisine aşık, hangisinin parasına aşık olduğunu bulmak için bir yarış düzenler.


Konağın büyük bahcesine üçgen şeklinde kalaslar diktirir, bu kalasların birleştiği noktadan aşağıya sağlam bir urgana geçirilmiş, 600 kiloluk bir kaya astırır. Kaya yerden yarım metre kadar yukarıdadır. Merkezi tam kayanın altında olmak şartıyla, kayanın altına parke taşlarından bir çember ördürür.


Bütün adaylardan, en iyilerini seçerek onları bu kayanın etrafına toplar ve onlara şu ödevi verir: Kim bu kayayı dokunmadan harekete geçirir ve çemberin dışına çıkarmayı başarırsa, onunla evleneceğini söyler. Adaylar şaşkın, şaşkın, „Kayaya dokunmadan bu nasıl yapılabilir ki!“, diye soran gözlerle birbilerine bakar kalırlar. Ama Marie daha sözünü bitirmemiştir, Marie onlara yardım olarak sadece uzun ve siyah saçlarının tek bir telini verebileceğini söyler. Sonrada hepsine başından bir saç koparıp, verir.“


Marie aradığı erkeği bulmuşmudur, bu ne yazık ki kayıtlara geçmemiş. Ama bu asılı taş, aradan onca zaman geçmesine karşın, hâlâ Wiesbaden´de, Marie´nin kendisi ve sevgilisi James için yaptırdığı Konağın bahcesinde asılı duruyor.


Marie şöyle düşünmektedir, eğer bir erkek, bir tek saç teliyle bu kayayı çemberin dışına çıkarmayı başarırsa, o erkekte aradığı bütün meziyetler vardır. Aradığı meziyetlere gelince bunlar, Emek, Sabır, Özveri, Sabrüsebat, Tahammül, Kararlılık, Yorulmazlık, Hassasiyet, Duyarlılık ve Yumuşaklıktır.


Marie bilir ki bütün bunlar olmazsa, bir tek saç teliyle bu işi başarmak imkânsızdır. Bir evliliği ve ya bir birlikteliği devam ettirmek için, kadında ve erkekte bütün bu meziyetlerin bulunması gerekmektedir, çünkü bir birliktelikte bunlar olmazsa, bu birliktelik yürü(ye)mez.


Bu 1900 lerin başında da böyleydi, şimdide aynı! Bütün bunlar olmazsa, hiçbir birliktelik uzun soluklu olmaz / olamaz!!


Bu Konak, şimdilerde „Duyu Müzesi ve ya Duyu Evi“ adı altında, yılda binlerce çocuğa ve yetişkine hizmet veren Schloss Freudenberg´dir.



Resim 1: buradan

Resim 2: buradan

8 Kişi ses vermiş:

sufi dedi ki...

Sevgili Belginim; Marienin hikayesi can acıtıcı bir hikayeydi ellerine sağlık aktardıkların için.
"Emek, Sabır, Özveri, Sabır,sebat, Tahammül, Kararlılık, Yorulmazlık, Hassasiyet, Duyarlılık ve Yumuşaklık" gibi erdemler tüm ilişkilerde her iki tarafında kazanılmış yetenekleri arasında olduğu sürece yıkılması ve bozulması imkansız bu birliktelikler, sonsuza dek sürer sanırım.

Adsız dedi ki...

çok değişikti...yüreğine sağlık canım...

WarhaWk dedi ki...

Sevgili Belgin Abla, bu postunuz her anlamda ders verici. Duyu müzesi içeriginde çok önemli ve çarpici olgulara deginmissiniz. Sevgi ve saygilar, Cenk

Belgin dedi ki...

Canim Ablam, kesinlikle haklisin:))

Dolunayim, tatli cadim, ben sana tesekkür ederim:))

Cenkcim, güzel sözlerin icin cok sagol kardesim:))

Hepinize kucak dolusu sevgiler

Primarima dedi ki...

Teşekkürler
teşekkürler teşekkürler:)
İşte bu tip yazılarada ihtiyacımız var sürekli o bunu yapdı bu bunu yapdılar okumak değil dimi ...çok sağol bu paylaşım için Belgin zevkle okudum ve alınması gereken dersi aldım.

Belgin dedi ki...

Ebrucum, cok tesekkür ederim canim:))

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Çok güzeldi Belgin'ciğim, çokk.

Belgin dedi ki...

Özlemim, begendigine sevindim:))

Sevgilerimle

Yorum Gönder

Kaynayan Kazana sizde bir şeyler atın:)