Çok eskiden, ben altı yaşlarındayken, annem haftada bir gün iş gitmezdi. Evde kaldığı o bir günün içinde, evi temizler, çamırlarımızı yıkar, pazar alışverişini yapar ve bütün hafta yiyeceğimiz ekmeği yapardı taş fırında. Íşte o günlerden biriydi, annem eline ayağına dolaşmıyalım diye bize bir tepsi mısır patlatmıştı, ben ve arkadaşlarım oturmuş hem mısır yiyoruz, hem de konuşuyoruz. Bir zaman sonra tepsideki mısırlar neredeyse bitmişti ve dibinde bir kaç patlamamış mısır kalmıştı.
Arkadaşlarımdan birisi, “Bu patlamamaş mısırı burnunun deliğine sokamazsın, çünkü senin burun deliklerin çok küçük!” dedi. Bende küçüklüğümden beri haz etmem birisi şunu yapamazsın dedimi, “Yaparım!”, dedim, mısırı aldığım gibi, arkadaşlarımın şaşkın bakışları altında, sağ burun deliğime sokuverdim. Sonra hıh deyince mısır geri çıktı, bu sefer de arkadaşım, “Oraya tabii sokarsın, o burun deliğin ötekinden büyük!” deyiverdi, bende bir mısır daha alıp sol burnumun deliğine soktum. Ama bu defa ne kadar da hıhlasam da mısır bir türlü geri çıkmadı.
Arkadaşlarım ve ben korktuk, hemen anneme seslendik, annem koşarak geldi. Ona yaptıklarımızı anlattık, annem temelli panikledi. Durumu öğrenen komşu teyzelerde sağ olsunlar anneme, “Bu mısır artık çıkmaz, burnunda büyümeye başlar, beynine gider!” diye bir yığın laf söylediler. Annem bu defa temelli korktu, cımbızla falan çıkarmaya uğraştı ama mısır bir türlü yakalanmadı cımbıza. Bu arada bende avazım çıktığı kadar bağırıyorum tabii.
Sonra annem beni elimden tuttuğu gibi, soluğu babamın iş yerinde aldık ve babam patronundan aldığı, 40 lira olan haftalığını, anneme verdi. Annemde beni doğru KBB Doktoruna götürdü, Doktor iki dakikanın içinde çıkarıverdi mısırı burnumdan, bedeli 40 lira.
Sonra eve geldik, ben korkudan ölüyorum, babam eve gelince beni dövecek diye. Nasıl olduysa o gün babam beni dövmedi. Zavallı annecim o gün alışverişe gidemedi, çünkü bütün hafta bizleri geçindirmek için alışveriş yapacağı parayı Doktora vermişti. O zamanlar her şey şimdiki gibi bol değildi, her istediğin her zaman bulunmuyordu. Haftada bir gün Pazar kurulurdu ve herkes ihtiyacını o gün pazardan alırdı. Annem o hafta bizleri dağlardan, tepelerden, ovalardan topladığı yaban otlarıyla, evde olan kuru erzakla besledi.
Ama çocukluk işte herkesin annesi babası evlerine alışveriş yapmışlardı ve onlarda alınan portakalları, elmaları gözümün önünde yedikçe benimde canım çekmişti, bunu anneme her söylediğimdeyse aldığım yanıt aynıydı:
“Burnundaki mısırı ye!”
Öykü Atölyesi, Kelime Oyunlari
Resim: Pixelio
28 Kişi ses vermiş:
Sen mısırı haketmişsin haylaz Belgin :))
Ayy canım ya kıyamam ben sana "burnundaki mısırı ye ha" ama biliyor musun buna benzer bir olayı oğlum yaşamıştı insanin eli ayağına dolanıyor .
Hatta bu akşam üzeri başımıza neler geldi bir bilsen ! yazarım
Ahmet, yedim misiri yedim, hemde nasil:))
Özii, canim insallah kötü bir sey degildir!!
Canım kardeşim, akcadım,burnuna mısır sıkıştıran belgin'im;
Gözümde canlandın bir anda, o zaman yanında olsaydım senden çok ben paniklerdim herhalde.O olaydan sonra mısır yemeye tövbe etmedin inşaallah.Sevgilerimle.
Yok ablacim yok tövbe etmedim, daha hala cok severim patlamis misiri, sadece burnuma sokacagima, agzima sokuyorum artik:))
http://akrepkizi.blogspot.com/2008/11/gemiten-esintiler.html
bir oku bakalım mısır değil ama bir paket peçeteyi minik toplar haline getiren kızı :))))
valla hatıranın sonu mukemmel bıtmıs :)
Sizi Cenk'in bloğundan tanıyorum.Çok hoş bir öykü.Ben de yeni bir blogcu sayılırım.Bazen
kelime oyunlarınıza kataılabilr miyim?
Sevgiyle kalın...
Allahtan o palamamış mısır burnundayken ateşin yükselip de mısır burnuda patlamamış dermişim şaka şaka
Dolunaycim, ben o lafi bir hafta boyunca isittim:))
Aysegül, hosgeldin canim, tabii katilabilirsin, yazini yazdiktan sonra linkini yorum olarak Öykü Atölyesine birakman yeterli, kolay gelsin:))
Tutsak´cim, amma olurdu ha, burun balon gibi:))
Sevgiyle kalin can dostlarim:))
Ben neyi merak ettim biliyor musun Belgin'ciğim, sonra mısır yemeye devam ettin mi?
Ah çocukluk ahh:))
Sevgilerimle...
he hee, bende nohutları doldurmuştum burnuma, elektriklerin olmadığı bi gecede sinsi sinsi, zavallaı halam elinde gazlı lamba söylene söylene çıkardı onları. Canım benim biliyodum benim kardeşim olduğunu bak ikimiz de aynıyız. Anneciğine de burdan sevgilerimi yolladım, bilirim duymuştur o.
Özlem, daha hala cok severim misiri:))
Guguk her seyimizden belli kardes oldugumuz:)) Biz seninle gene nohut, misir doldurmusuz, Efsa bir paket peceteyi doldurmus burnuna:)))
Canlarim sizleri cok seviyorum:))
Cadılık taaa o mısırdan mı başladı.
Annenin cevabı da iyi hani.
Hatıralar, hatıralar, ne güzellikler katıyor yaşamımıza.
Acı da olsa üzücüde olasa anımsanacak birşeylerin olması güçlü kılıyor bizleri.
Sevgiler...
belgin ablacım Allah korumus:) ozamanlarda hersey nekadar zomus degıl mı..cocukluk ıste ılla yapıcaz baskasının yapamazsın dedıgını..
canım mısır ıstedı:)
guzel anını paylastıgın ıcın tesekkurederım:)
sevgılerımle
pırıltılı cadı
Nur ablacim bilmem ki:))
Piriltili cadim patlattim misirlari, hadi gel birlikte yiyelim:))
seni gidi yaramaz seniii
ama annenin cevabına bittim :)))
vayyyy efsa nasıl aşardıki bunu (denesekmi ki belgin) şimdide kocalarımız çıkarır burnumuzdan ya daaa aksine peçeteleri daha derinlere tıkarlar ne dersin?
Mayacim, annem esprili kadindi:))
Guguk, kocalarimiz bence bir degil iki üc paket falan tikarlar bu defa ceneleri cikmasin diye:)))
Deli kizlar ben sizi gercekten cok seviyom:))
Kizlar ne zaman bulusuyoz, cok oldu söyle sazli sözlü eglenmiyeli, bu cumartesi bana gelin hadi:))
ay ben çalışıyorum ama cumartesi :(((
Eh bizde Pazar günü toplaniriz, sensiz olmaz:))
Sen Tutsaga, Guguk kusuna, Özii de haber ver, ben ötekilere haber veriyim olurmu:))
ama eğer cts iş bitmezse pazar da çalışabilirim :(((
çok oldum farkındayım...
Mayam, yardima geleyim, isleri beraberce bitirir cikariz bizde:))
bak o olur işte :)))
Tamam o zaman cts. haber ver islerin bitip bitmedigine:))
anlaşıldı merkez :))
ilahi :))
Tabiat anam, sorma benden de beterleri varmis, yorumlari okuduysan görmüssündür:))
Yorum Gönder
Kaynayan Kazana sizde bir şeyler atın:)