Sevgili arkadaşım Dolunay beni mimlemiş ve diyor ki, bize en sevdiğin Kitabı anlat. Önce belirtmeliyim ki, bende en sevdiğim Kitap diye bir şey yok, ben Kitaplarımın hepsini seviyorum. ĺçlerinden birini seçmek benim için gerçekten çok zor oldu. Ama bu Kitapta anlatılanların, gerçek bir yaşama dayanması ve Johannanın katlandığı zorluklara karşı, gücünü yitirmemesi ve başarıları beni çok etkilemiştir.
Kitabımızın adı: Kadın Papa Yoanne (Die Päpstin)
„Johanna 814 yıIının soğuk bir kış gününde, Almanya`da, şimdiki Ingolstadt`ta (o zamanlar sadece bir kaç evli bir köydür), köy rahibinin kızı olarak dünyaya gelir. O zamanlar katolik rahiplerin daha evlenmesi kilise tarafından yasaklanmamıştır.
Avrupa en karanlık dönemlerinden birini yaşamaktatır. Bilim ve güç erkeklerin elindedir. Kadınlar onlara göre, akılsız, mantıktan yoksun, düşünmeyi beceremeyen, kötü ruhlu ve şeytanın yardımcısı olarak görülen, en aşağılık varlıklardır. Kadınların okumayı, yazmayı ve ya düşünebileceği kimsenin aklına gelmemektedir.
Kadınlar, onlara verilen çerçevenin dışına çıktıkları an da, hemen cadı olarak boğuluyor ve ya yakılarak öldürülüyorlardı.
Johanna biraz büyüyünce, büyük abisi ona okumayı-yazmayı öğretir, bu o zamanlar yasak bir şeydir, çünkü o bir kızdır.
Bir gün evlerine misafir olarak, Bizanstan gelen bir Bilgin, Johannanın üstün zekasını farkeder ve onun en yakın Manastır mektebine, ögrenci olarak alınmasını sağlar. Bu Johanna için büyük bir mucizedir.
Johanna en ağır şartlara rağmen, öğrenir, öğrenir. Ama bu güzel günler, Normandiyelilerin köye yaptıkları, vahşice saldırıyla sona erer. Johanna saklanarak hayatını kurtarır, ama onların kadınlara yaptıkları işkenceleri yakından görür. Normandiyeliler gittikten sonra, Johanna erkek bir papaz kılığına girer ve yola düşer. Yolu onu Fulda manastırına götürür. Manastırlar o zaman birer Bilgi yuvasıdır. Johanna orada, şifalı bitkilerden sorumlu papazın yanına, yardımcı olarak verilir. Ondan bitkilerin nasıl yetiştirildiklerini, hangi bitkinin, hangi hastalığa iyi geldiğini, bitkilerin nasıl kullanılacağını öğrenir. Üstün zekasını ve mantığını çok güzel kullanarak, bu alanda büyük bir usta olur.
Onun bu alandaki üstün bilgisi, kendisini bir gün Vatikanda, Papanın doktoru olarak bulmasını sağlar. Johanna oradada bütün dikkatleri üzerine çeker.
Atlattığı bir çok badireden sonra, Johanna bir gün kendini kutsal Papa tahtında, Papa olarak bulur.
Johanna iki yılı geçkin süre Papalık yapar. Johannanın dini bir alay sırasında, düşük yapmasıyla, her şey meydana çıkar ve Johanna taşlanarak öldürülür.”
Johanna tarihte ilk ve son kadın Papadır. Vatikan ve katolik kilisesi onu ne kadar tarihçelerinden silselerde, heykellerini yıksalarda ve onu kabullenmeselerde, Johannanın varlığı ispatlanmıştır.
Yeni Papalara yapılan, ama Vatikanın yalanladığı, cinsiyet kontrolü bile, onun varlığını ispatlamaktadır.
Johanna bize, zekanın ve öğrenme isteğinin, zaman ne kadar karanlık, ne kadar zor olursa olsun, başaramıyacağı hiçbir şeyin olmadığını gösterir.
Okula gönderilmeyen, eğitim almalarına izin verilmeyen kızlar, küçük yaşta, zorla evlendirilen kızlar, dövülen, işkence gören kadınlar, bu modern çağımızda bile, çoğu yerlerde, kadına bakış açısının değişmediğini görmek, canımı çok yakıyor.
Kitabımızın adı: Kadın Papa Yoanne (Die Päpstin)
„Johanna 814 yıIının soğuk bir kış gününde, Almanya`da, şimdiki Ingolstadt`ta (o zamanlar sadece bir kaç evli bir köydür), köy rahibinin kızı olarak dünyaya gelir. O zamanlar katolik rahiplerin daha evlenmesi kilise tarafından yasaklanmamıştır.
Avrupa en karanlık dönemlerinden birini yaşamaktatır. Bilim ve güç erkeklerin elindedir. Kadınlar onlara göre, akılsız, mantıktan yoksun, düşünmeyi beceremeyen, kötü ruhlu ve şeytanın yardımcısı olarak görülen, en aşağılık varlıklardır. Kadınların okumayı, yazmayı ve ya düşünebileceği kimsenin aklına gelmemektedir.
Kadınlar, onlara verilen çerçevenin dışına çıktıkları an da, hemen cadı olarak boğuluyor ve ya yakılarak öldürülüyorlardı.
Johanna biraz büyüyünce, büyük abisi ona okumayı-yazmayı öğretir, bu o zamanlar yasak bir şeydir, çünkü o bir kızdır.
Bir gün evlerine misafir olarak, Bizanstan gelen bir Bilgin, Johannanın üstün zekasını farkeder ve onun en yakın Manastır mektebine, ögrenci olarak alınmasını sağlar. Bu Johanna için büyük bir mucizedir.
Johanna en ağır şartlara rağmen, öğrenir, öğrenir. Ama bu güzel günler, Normandiyelilerin köye yaptıkları, vahşice saldırıyla sona erer. Johanna saklanarak hayatını kurtarır, ama onların kadınlara yaptıkları işkenceleri yakından görür. Normandiyeliler gittikten sonra, Johanna erkek bir papaz kılığına girer ve yola düşer. Yolu onu Fulda manastırına götürür. Manastırlar o zaman birer Bilgi yuvasıdır. Johanna orada, şifalı bitkilerden sorumlu papazın yanına, yardımcı olarak verilir. Ondan bitkilerin nasıl yetiştirildiklerini, hangi bitkinin, hangi hastalığa iyi geldiğini, bitkilerin nasıl kullanılacağını öğrenir. Üstün zekasını ve mantığını çok güzel kullanarak, bu alanda büyük bir usta olur.
Onun bu alandaki üstün bilgisi, kendisini bir gün Vatikanda, Papanın doktoru olarak bulmasını sağlar. Johanna oradada bütün dikkatleri üzerine çeker.
Atlattığı bir çok badireden sonra, Johanna bir gün kendini kutsal Papa tahtında, Papa olarak bulur.
Johanna iki yılı geçkin süre Papalık yapar. Johannanın dini bir alay sırasında, düşük yapmasıyla, her şey meydana çıkar ve Johanna taşlanarak öldürülür.”
Johanna tarihte ilk ve son kadın Papadır. Vatikan ve katolik kilisesi onu ne kadar tarihçelerinden silselerde, heykellerini yıksalarda ve onu kabullenmeselerde, Johannanın varlığı ispatlanmıştır.
Yeni Papalara yapılan, ama Vatikanın yalanladığı, cinsiyet kontrolü bile, onun varlığını ispatlamaktadır.
Johanna bize, zekanın ve öğrenme isteğinin, zaman ne kadar karanlık, ne kadar zor olursa olsun, başaramıyacağı hiçbir şeyin olmadığını gösterir.
Okula gönderilmeyen, eğitim almalarına izin verilmeyen kızlar, küçük yaşta, zorla evlendirilen kızlar, dövülen, işkence gören kadınlar, bu modern çağımızda bile, çoğu yerlerde, kadına bakış açısının değişmediğini görmek, canımı çok yakıyor.
Sevgilerimle
Resim: Pixelio
17 Kişi ses vermiş:
Bir hayli merak ettim kitabı...
Sevgili JtO, gercekten okunulasi bir kitap. Ben cok severek okudum, hatta iki defa:)
Canım iki kere okumuşssun, vallahi merak ettim :) almak lazım.not ettım.
Dolunay`cim tavsiye ederim:)
Kadın Papa'ya da mı papa deniyordu? Neyse ilginç bir kitapmış. Okumak lâzım...
Recep, Almancada kadin-erkek(Der Papst-Die Päpstin) ayrimi yapiliyor ama, bildigim kadariyla Türkcede böyle bir ayrim yok.
Okumani tavsiye ederim:)
Sevgilerimle
Ne güzel mimler bunlar ve ne güzel kitaplar çıkıyor okumadığımız, okummamız gerekenler, bu tanıtımlardan etkilenip kitap listemize eklediklerimiz.
Çok keyifli ve anlamlı geliyor bana içinde kitap geçen her şey.
Sevgilerimle Belgin'ciğim
Aynen bende senin gibi düsünüyorum Özlem`cim, ama kitap listem o kadar kabardi ki, galiba üc hafata izin alip, sadece kitap okumam lazim:)
Sevgilerimle
Belgin teyze babam kendini affettirdi.Dün annem görevliydi babamla gezdik çok eğlendik.Sarayı çok beğendim,başarılı bir kimse.ikinizi de öperim.
Sayfa bulunamadı
Üzgünüz, aradığınız sayfa CadIlar KampI adlı blogda yok.
Ödeştik :):):)
Sevgili Belgin'im;
Erkek kılığına girip Papalık ünvanını bile alabildiğimize sevindim önce.Ancak bizler öyle bir liderin torunlarıyız ki O bizim kılık değiştirmeden de "Saygıya layık, fikrine danışılması gerekilen, mubarek insanlar olduğumuzu" 100 yıl evvel söyleyebilmiş.Ah ATATÜRK neredesin?
Kadın Papa Yoanne'ye de sana da selam ve sevgilerimle.
Tutsak`cim sorma, öykü atölyesi icin yazdigim yaziyi Blogger yaladi, yuttu:) Tamam ödestik:))
Sufim, bende soruyorum hergün kendime, biz bu hale nasil geldik diye.
Öptüm ikinizide, hic aklimdan cikmiyorsunuz, sizleri cok seviyorum:)
Çok ilginç bir kitaba benziyor belgin. Ama kimden hamile kaldığını merak ettim bende.
Efsa, iyi ya iste, hepsini anlatsaydim zaten tadi olmazdi okumanin:P
Belgin, bende seni mimledim. Konu blogumda, yazacaklarını şimdiden merak ediyorum.
Teşekkür ederim.
Sevgili Ufuk cizgisi, tesekkürler:)
Çok güzel mim yazacağına eminim ben.:)
Yorum Gönder
Kaynayan Kazana sizde bir şeyler atın:)