Adı Mehmet`ti, savaş başladığında 17 yaşındaydı ve köyünde marangozluk yaparak kendini ve dul anasını geçindiriyordu. Köyde herkes ona, esmer olduğu için, gara Memet derdi. Gara Memet uzun boylu, çatık kaşları, dalgalı saçları ve simsiyah gözleriyle yakışıklı bir delikanlıydı. Mesleği icabı ağır kaldırmaktan, güçlü kuvvetliydi de.
Savaş başladıktan bir yıl sonra askere alınmış, arkasında gözleri yaşlı anacığını bırakıp gitmişti cepheye. Cephelerde savaşmış, sonra yaralanınca Ruslara esir düşmüştü. Ruslarda sekiz ay esir kaldıktan sonra, buna dayanamamış, bir kaç arkadaşıyla, esir kampından kaçmışlardı. Ama kötü kader peşlerini bırakmamış, kaçtıktan bir kaç gün sonrada Ìngilizlere yakalanmışlardı. Ìngilizler bunları, Ìngiltereye giden bir gemiye koyup, göndermişlerdi buraya. Ìki yıl esir kaldığı bu ülkede, esir kampından bırakıldığında, bir Türk gemisi bulabilme ümidiyle, gece gündüz yürüyerek gelmişti bu Limana.
Gara Memet bindiği gemiyle, onca yıl hasret kaldığı vatanına bir kaç hafta sonra, bu iyilik sever Kaptanın sayesinde kavuşmuştu. Uğruna beş defa yaralandığı, üç yıla yakın esir kaldığı vatanına, bir gün bile yük olmadan, bir kuruş aylık talep etmeden, marangozluk yaparak yaşadı ve 1968 yılında, görevini yapmış olmanın verdiği huzurla, dünyaya gözlerini kapadı.
Gara Memet öldü, ama sen onun kurtadığı topraklarda, hâlâ özgürce yaşamaktasın, onların verdiği mücadeleye niye saygısızlık edip, vatanımızın parça, parça yabancılara peşkeş çekilmesine göz yumuyorsun? Artık yabancılar vatanımızı bölüp, parçalamak için topuyla, tüfeğiyle kapımıza dayanmıyor, bunu şimdi yeni silahları olan PARAyla yapıyorlar ve vatanımızı bizden parça, parça koparıp, alıyorlar.
Gara Memet ve onun gibi cesur ve mert nice Mehmet`ler, Ahmet`ler, Ali`ler öldü, ölen onlar olduğu halde, niye bizler ölüyü oynamaktayız, onlar vatanın bir çivisini bile yabana kaptırmamak için verdikleri hayatlarının kıymetini neden bilmemekteyiz.
Ey Milletim, artık yattığın ölü uykusundan silkelenip, kalkma zamanın geldi de, geçiyor bile. Sen uyurken vatan elden gidiyor, bari elimizde kalanlara sahip çıkalım hep beraber ve kurtaralım kendimizi yabanın pençesinden.
Hiç olmazsa en basit vatandaşlık görevini yap ve seçimlere katıl!
Vatanımızın parça, parça bölünüp, satılmasına izin verdiğimiz için, unutma ki, ahirette Dedelerimize ve hayattayken de çocuklarımıza verilecek bir hesabımız var.
Savaş başladıktan bir yıl sonra askere alınmış, arkasında gözleri yaşlı anacığını bırakıp gitmişti cepheye. Cephelerde savaşmış, sonra yaralanınca Ruslara esir düşmüştü. Ruslarda sekiz ay esir kaldıktan sonra, buna dayanamamış, bir kaç arkadaşıyla, esir kampından kaçmışlardı. Ama kötü kader peşlerini bırakmamış, kaçtıktan bir kaç gün sonrada Ìngilizlere yakalanmışlardı. Ìngilizler bunları, Ìngiltereye giden bir gemiye koyup, göndermişlerdi buraya. Ìki yıl esir kaldığı bu ülkede, esir kampından bırakıldığında, bir Türk gemisi bulabilme ümidiyle, gece gündüz yürüyerek gelmişti bu Limana.
Gara Memet bindiği gemiyle, onca yıl hasret kaldığı vatanına bir kaç hafta sonra, bu iyilik sever Kaptanın sayesinde kavuşmuştu. Uğruna beş defa yaralandığı, üç yıla yakın esir kaldığı vatanına, bir gün bile yük olmadan, bir kuruş aylık talep etmeden, marangozluk yaparak yaşadı ve 1968 yılında, görevini yapmış olmanın verdiği huzurla, dünyaya gözlerini kapadı.
Gara Memet öldü, ama sen onun kurtadığı topraklarda, hâlâ özgürce yaşamaktasın, onların verdiği mücadeleye niye saygısızlık edip, vatanımızın parça, parça yabancılara peşkeş çekilmesine göz yumuyorsun? Artık yabancılar vatanımızı bölüp, parçalamak için topuyla, tüfeğiyle kapımıza dayanmıyor, bunu şimdi yeni silahları olan PARAyla yapıyorlar ve vatanımızı bizden parça, parça koparıp, alıyorlar.
Gara Memet ve onun gibi cesur ve mert nice Mehmet`ler, Ahmet`ler, Ali`ler öldü, ölen onlar olduğu halde, niye bizler ölüyü oynamaktayız, onlar vatanın bir çivisini bile yabana kaptırmamak için verdikleri hayatlarının kıymetini neden bilmemekteyiz.
Ey Milletim, artık yattığın ölü uykusundan silkelenip, kalkma zamanın geldi de, geçiyor bile. Sen uyurken vatan elden gidiyor, bari elimizde kalanlara sahip çıkalım hep beraber ve kurtaralım kendimizi yabanın pençesinden.
Hiç olmazsa en basit vatandaşlık görevini yap ve seçimlere katıl!
Vatanımızın parça, parça bölünüp, satılmasına izin verdiğimiz için, unutma ki, ahirette Dedelerimize ve hayattayken de çocuklarımıza verilecek bir hesabımız var.
Dip Not: Gara Memet benim tanışma fırsatı bulamadığım, ben bir yaşındayken bu dünyadan göç eden, kendisini sadece büyüklerimin anlattıklarından tanıdığım dedemdir. Dedecim ben seni çok seviyorum, senin ve silah arkadaşlarının bize emanet ettiğiniz Vatanımıza, sizler gibi sahip çıkamadığımız için, sizlerden binlerce defa özür diliyorum. Mekanınız cennet olsun.
Resim: Pixelio
17 Kişi ses vermiş:
Biz "Gara Mehmet" lerin sayesinde gelebildik bu günlere, bunu hiç ama hiç unutmamak gerek Sevgili Belgin'ciğim.
Yüreğine sağlık.
Sevgilerimle...
Hani demiş ya filozufun birisi elinde fenerle güpegündüz ''Adam arıyorum diye'' Nerde o adam oy verip seçimlerde başa getireceğimiz ???
mekanı cennet olsun dedenin ve deden gibi bu topraklarda yaşamamızı sağlayan nicelerinin...
Tesekkür ederim, Özlem.
Tutsak`cim, biliyorum isimiz zor, ama ne yapalim, bize de artik, bir sepet cürümüs elmanin icinden, en az cürümüsünü secmek düsüyor. Hic bir sey yapmamaktan iyidir diye düsünüyorum.
Sevgilerimle
Sagol Mayam, hepsinin mekani cennet olsun.
sevgili cadım
Koca gara Mehmet'in torunu: nasıl duygulandım dedenin duyarlılığı cesareti ve vatanperverliğine anlatamam.Nerede şimdi Atatürk gibi yüce evliyalar, özel insan Allah elçileri, bu gara mehmetler neredeler ahhhh.Az mı yandık acaba ki hala müstahakız bu yönetimlere.Vardır bir nedeni.Düzelir herşey belki biz eşeklikten kurtulduktan sonra.
Sevgili Sufim, kimin söyledigini bilmiyorum ama, büyük düsünürün bir "Her halk, hak ettigi yönetimle, yönetiliyor!" demis. Biz esseklikten kurtulmadikca, ki.. mizi koltuktan kaldirmadikca, bana dokunmayan yilan bin yasasin demeyi birakmadikca, böyle yönetilmeyi hak ediyoruz demek ki.
Canimizla, Kanimizla, Tirnagimizla, kazandiklarimizi, baskalarina satarken vicdanimiz sizlamadiktan sonra...
Tıpkı Çanakkale Zaferi'nde olduğu gibi bütün halk birlik beraberlik içinde olmamız,el ele vermemiz gerekiyor ama birleşecek el pek fazla görünmüyor ne yazık ki:(
Sevgili deden ve diğer şehitlerimiz nur içinde yatsın...
Yazan ellerine sağlık..
Sevgili Zeugma, haklisin canim, olmamiz gerekli de, galiba bizim halkimiz hala Atatürk gibi karizmatik ve güclü bir önder bekliyor, pesinden gidebilecegi. Ama böyle biri, bir ulusa, tarihte belki bir defa rast gelir, onun icin oturup bos, bos bekliyecegimize bir seyler yapmamiz lazim. Demem o ki, hic olmazsa secimlere katilip, iclerinden en az cürüyenini secmekte fayda var. Adam gibi adam olanlar cesaretini toplayip, siyasete atilana kadar, baska caremizde yok sanirim.
Sevgilerimle
Bazı yazılara yorum bırakmak çok zordur Belgin
abla,bu da onlardan birisi.Boğazım tıkanarak bir
nefeste okudum.Bir ağabeyinin evinde yemekteyiz.
Onlar da çok beğendi,selamları var.Gara Mehmet'e
Tanrı'dan Rahmet Diliyoruz.Bu vatan,onu ve onlar
gibi olanları unutmaz.
Saygılar,Cenk
Sevgili arkadaşım bayan Sara..Ben bu akşam geç yatmak istedim.Annem sonuçlarına sen katlanırsın dedi.Ben de okulda yazılı oluyorum.Ama bu sonuçlardan çok memnun değilim.ingilizceden 75 aldım.Performans ödevim okul koridorunun panosuna asıldı.Çok mutluyum.Okulumu ve öğretmenlerimi çok seviyorum.Arkadaşlarımla sorunum yok ama bazen dövüştüğümüz olur.Ama küsmeyiz.Ben de köpek istiyorum ama annem hayatta olmaz diyor.Sen de bana yaz.Sevgilerimi sunarım.
Insallah Cenk, cünkü onlari unutmak demek, kendimizi unutmak demek.
Herkese selamlar
Belgin'im; gözlerim dolu okudum hikayeni; hele de sonundaki ailene ait bir öykü dipnotunu görünce gözyaşlarıma engel olamadım.Çok gurur duydum.Nelerle korunmuş topraklarımız; Çanakkale'de bir destan yazılmış, Kurtuluş Savaşımız.Ne beklentileri vardı dedelerimizin atalarımızın?Çıkarları neydi; toprak bütünlüğümüzün korunuyor ve hala bir bütün olmasını istemekten başka?Bizler de uyuyoruz, uyutuluyoruz.Bir kaç avuç insan olanlara karşı sadece kişisel tepkilermizi sunabiliyoruz.Bunun dışında yapılanlar başka bir isimle adlandırılıyor ne yazıkki.Jean-Jacques Rousseau'ya ait o güzel söz; her millet hak ettiği gibi yönetilir ama ben bunu istemiyorum.Türk Telekom Arapların
Kuşadası limanı İsrailli'nin
İzmir Limanı Hong Kong'lunun
Araç muayene işi Alman'ın
Başak Sigorta Fransız'ın
İETT Garajı Dubai'linin (alıcı parayı ödemedi)
Avea Lübnan'lının
Petkim Ermenin'nin
Eczacıbaşı İlaç Çek'in
TEB Fransız'ın
Finansbank Yunan'lının
Oyakbank Hollandalı'nın
Denizbank Belçikalı'nın
Türkiye Finans Suudilerin
MNG Bank Lübnan'lının
Dışbank Hollandalı'nın
Şekerbank Kazak'ın
Yapı Kredi'nin yarısı İtalyan'ın
Turkcell'in yarısı yarısı Finli'nin, Rus'un
Beymen'in yarısı Amerika'lının
Süper FM Kanadalı'nın
Döktaş Fransız'ın
Demirdöküm Alman'ın
TGRT (Fox) Amerikalı'nın
İzocam Fransız'ın
Garanti ve Akbank'ın bir bölümü Amerikalı'nın
Telsim İngiliz'in
EnerjiSA'nın yarısı Avustralyalı'nın
Bir ay sonra da Kardemir kapanıyor.Çok üzgünüm :(
Gülenim, okudum sayfanda, satilmislarimizi. Yurtdisinda oldugumdan, iceride yasayan sizler gibi her seyden haberim olmuyor, ama zaten gördüklerim-duyduklarim beni dehsete düsürmeye yetiyor. Ne olacak sonumuz bilemiyorum. Tek bildigim vaziyetin, disaridan da pek parlak görünmedigi. Elimden kizmak, üzülmekten baska bir sey gelmiyor. Tek ümidimiz, genclerimiz.
Senin tahlil sonuclarin ne oldu, insallah iyidir. Aklimdasin her zaman:) Haber ver, merakta birakma, burada yazmak istemezsen, mail atabilirsin.
Öptüm canim, iyi geceler:)
Belgin'im;
Topraklarımızda alel acele yangından mal kaçırırcasına satılan milli servetimiz hakkında Çanakkale Şehitlerimize yazdığım blog yazısında yer vermiştim ama daha çok kişiye ulaşabilmesi için burada da yazmak istedim.
Sağlık durumlarıma gelince; bunları sadece benim için özel olan kişilere yani arkadaşlarıma anlatmaya karar verdim çünkü paylaştıkça insanı mutlu eden alınan objeler, yaplan kolye, küpe, gezilip görülen yerler, çeşitli yiyeceklerin süslediği güzel yemek masalarıymış.Blog dünyasının bendeki imajı ne yazıkki bu artık.Bu başlıkla bir yazı yazıp radikal bir kararla blog listemi yeniden düzenlemeye kararı aldım.Aslında yeni fark ettiğim bir şey de bu; bizler de bu biçimde uyutuluyoruz.Sanki hiç sorunumuz yok.Yedim, içtim, gördüm, aldım.Sadece bunlarla sınırlı kalmamalı blog hayatı.Başka türlü uyutulanlarla, ellerinde çok güçlü bir iletişim ve paylaşım ağı-alanı olanların uyutulması..Fark ettiğimde irkildiğim bu şey çok can sıkıcı.Birazdan postaneye gitmem gerekiyor.Dönünce -kimuhtemelen yeni bir dövüş hikayesine daha imza atacağım- postana sağlık durumumla ilgili bilgilerimi veririm.Bugünkü postana da hızlandırılmış göz ucuyla göz attım.Buzdolabı camdan atılmamalı diyorum şimdilik.Güzelce okuduktan sonra tabiiki yorumum olacak.Büyük öptüm..
ÇOK ÖNEMLİ NOT.SANA ULAŞMAMI SAĞLAYAN, YAZMAYA BAŞLADIĞIMDAN BERİ YANIMDA OLAN, BIRAKMAK İSTEDİĞİMDE BIRAKMAMAM KONUSUNDA BENİ CESARETLENDİREN YAŞAM GURUM VE ONUN CAN KIZI GEVEZE KALEM'İME BİNLERCE TEŞEKKÜR.
tüylerim diken diken oldu okurken deden gibi binlerce vatan evladına minnettarız ama yazına katılıyorum hep boynum bükük onlara karşı uğruna öldükleri vatan parça parça yabancılara peşkeş çekilio benim cnm halkım uyuyo yazık
babegazelle, hosgeldin güzelim, haklisin hem de nasil uyuyoruz bir bilsen.
Sevgilerimle
Yorum Gönder
Kaynayan Kazana sizde bir şeyler atın:)